Anahtar teslimi cemevi-cami işinin müthaitliğini üstlenen Fettullah Efendi İzzettin Bey tarafından 13. imam ilan edilirse kimse şaşırmasın. Bu ne güzel muhabbet, bu ne güzel görüş ve anlayış birliği, bu ne güzel iş birliği… Bir de kardeşlik, acaba ne kardeşliği… İddia edildiği gibi salt bir Alevi-Sünni kardeşliği olmadığı kesin… Çünkü Anadolu toprakları üzerinde yaşayan tüm halklar, tüm farklı inançlar binlerce yıllardır kardeşçe yaşamışlar ve yaşamaya devam ediyorlar. Önce bir alevi-sünni çatışması olacak söylemi ile ortamı terörize edip arkasından da çare aramak ve olmak artık çok ipliği pazara çıkmış bir senaryo.
Kardeşlik, kardeşler arasında güzel.
Ama bu türden toplumsal konumlanmalarda kardeşlik söyleminin mutlaka bir haksızlığı gizleyen, bir eşitsizliği perdeleyen, meşrulaştıran bir işlev gördüğü tartışmasız.
Özetle İzzettin-Gülen kardeşlerin anahtar teslimi cami-cemevi projesinin kardeşlik dışında başka amaçları olduğu açık.
İzzettin bey kardeşi Gülen’i 13.İmam ilan edebilir mi, elbette edebilir, imam kadrosu boş olduktan sonra mesele yok.
Gülen efendi acaba bu kadroya tayin olmak için mi anahtar teslimi cemevi-cami inşaa ediyor İzzettin Bey’e? Soru ortada duruyor.
Ahmet Kaya’nın söylediği, Nazım’ın bir şiiri var: Aynı daldaydık Aynı daldaydık Aynı daldan düştük ayrıldık. Söylenen aynı şarkı mıdır.
Acaba hocaefendilerin ‘aynı bahçenin gülüyüz’ açıklamaları da bu anlama mı geliyor!
Her şey yerinde, herkes kendi gibi güzel değil mi? Biri diğerine benzerse, diğeri biri olursa, ortada kişilikler, kimlikler kalır mı? Bunun adı asimilasyon olmaz mı?
Egemene benzemek gönüllü kulluk, özne olmaktan, can olmaktan vazgeçmek değil midir.
Diyanet Cemevi: Yasa açık, inşaatı biten camileri diyanet teslim alıyor. Son zamanlarda fark ettiyseniz kapısına bir de tabela asıyor caminin, Diyanet İşleri Başkanlığı, Çankaya müftülüğü, Kocatepe Cami, gibi. Yani öyle bağımsız cami olma durumu yok. Sonuçta hocaefendilerin camini diyanet teslim alacak.
Peki diyanet cemevi hakkında ne düşünüyor?
Düşünemiyor, çünkü diyanete göre cemevi ibadethane değil ve açılması sözkonusu olamaz.
Diyanet cemevini Kadiri, Rufai tekkeleri gibi bir zikir yeri olarak görüyor. Oralarda zikir yapanlar gelip camide ibadet etsinler diyor
Yani canlar önce semah dönecek sonra namaza gidecek!
Osmanlı da, 12 eylül faşistleri ve devamcıları da bizi biz olmaktan çıkarmak için köylerimize zorla cami yapmadı mı? İzzettin beyin bu tutumu canları kendi eliyle camiye teslim etmek değil mi! Camiye teslim edilmiş canda can kalır mı?
Alevi erenleri neden katledildi, ulularımızın neden derileri yüzüldü, canları şeriattan korumaya çalıştıkları için değil mi?
Bu proje hem dirilerimizi hem de ölülerimizi şeriatın eline gönüllü olarak vermekten başka neye hizmet eder!
İzzettin Bey’i severim. Farklı düşünmemizi bir sorun olarak görmem. Bana sorsaydı bu işten sakınmasını söylerdim. Sormadı, kendisi bilir.
Alevi toplumunun eşit yurttaşlık hakkı temelinde hak hukuk mücadelesi verdiği şu zamanda yolumuz Pir Sultanın yolu olmalıdır, asla Hızır paşanın değil…