Artık Her Yer Kobanê, Her Yer Direniş

ROHAT EMEKÇİ

Sınır nöbeti sırasında durmaksızın gelen saldırıların ortasında, bir yandan nöbetin gereklerini yerine getirirken öte yandan egemenlerin insanlığı hiçleştiren ahlaksız uygulamalarına lanet okuyarak gaza havan topuna toma panzer ve zırhlılara karşı dururken sağlıklı düşünmeye/davranmaya çalışarak geçen günler… -Bugün 23.gün.-

Derede, karşıda Kobanê’ye isabet eden topları izlerken, öfkelerden sıyrılıp sessizliğe sığındık. Tekrar tekrar boğulup canını dişine takmış onurlu insanların tek yürek olmuş direniş coşkusuna karıştık.

Dünyanın bütün kuşatmaları, sürgünleri gelip geçti yüreğimızden. Duyduğumuz, tanık olup gördüğümuz, filmini çektiğimız  küçük kentlerin büyük kuşatmaları ve büyük dünyanın büyük, derin sessizlikleri dersım…maraş  corum zılan sıvas roboskı Başkale.. Çukurca  Beyrut.. Sabra-Satilla.. Gazze.. Bosna.. Sonra, dünyanın izini bilmediği köyler…… başka co ğrafyalarda, başka zamanlarda, başka başka binlerce.

Bu yerlerin yalın hayatları içinde, kendi özgün kültürel kodlarıyla huzurdan başka bir şey istemeyen insanlarının vahşice talan olmuş düşleri, bu kez de yaratılan IŞİD canavarıyla Kobanê’de boğulmaya çalışılmıyor muydu?

Ve sonra sanki sebep bu egemenler değilmişçesine dünya güçlerine sesleniş çağrılarımızı düşündüm… Önce duymazdan gelişleri; geniş kalabalıkları söyledikleri büyük yalanlarla uyuşturuşları; giderek mecbur kalıp iki cümle laf edişleri; sonra, vahşeti beslemeye devam ederken giderek sadaka niyetine destek sözleri… Maskeler düşmeye yakın bir-iki ikircikli adım atmaları… Oyun hep aynı oyun değil miydi? Ve tümünde de, sonunda lanet okuyup kendi öz gücümüzle, öz savunmamızla başımızın çaresine bakmamış mıydık? Ve her yenilgiden insanlık onurunun yüceldiği unutulmaz zaferlerle çıkmamış mıydık? Dünya halkları, koruduğu bir lokma temiz soluğunu bu direnişlere borçlu değil miydi?…

Sonuçta; Masumiyet; çıplak, yalın ve yalnızdır.. Ve cesurdur. Zulüm; kaba, -dolambaçlı laflarla, silahla, vahşetle- kalabalık ve korkaktır. Perdelerin, maskelerin arkasından oynar.

Ve kentler düşer, tekrar kalkar; direnenler düşer, tekrar doğar… bugün Kobanê …

İşte bugün, yeniden masumiyet her yerden ses veriyor, dünya çın çın çınlıyor; Her Yer Kobanê Her Yer Direniş…

Halklar; erk sahiplerine, devletlere, devletleşmiş bireylere sesleniyor; Kobanê ve Kobanê ile sembolleşmiş özerk yaşam biçimi özgür olmadıkça, savaşın acısını herkesin tadacağını, kimsenin yerinde rahat oturamayacağını haykırıyor.

IŞİD ve egemenlerin bütün oyunları, bir kez daha burada, masumiyetin bu isyanında, Kobanê’de gömülecek.

Eril gücün, devletlerin çürümüş tarihleri ne sonuç ilan eder, hiç önemli değil. Düşleri uğruna ölebilenlerin, yaşamdan yana öz gücüyle direnenlerin bahar kokulu tarihi Kobanê’de çoktan yazıldı bile.

Kobanê sadece Kobane değildir!

Tarihte az sayıda olay ve gelişme vardır, cereyan ettiği zaman ve mekanın ötesine büyük anlamlar ve pratik sonuçlar bırakan. Kobanê’ nin bugün kendi fiziki sınırlarının dışına taşan bir muhteva içerdiği tespitini yapmak için gelecek uzun zamanı beklemeye gerek yok. Bugün Kobanê’de ki mücadeleye bakıldığında  tarihselliğini görmemek körlük değilse ancak bilinçli bir  tarafgirlik olabilir. Bugün Kobanê’ yi bütün tarihi an’ların gelip biriktiği yer olarak görmek gerekiyor. Aynı zamanda orda verilen mücadelenin, tarihin bütün ezilenleri adına büyük bir tarihsel hesaplaşma ve mücadele anı olduğunu.

Kimler için tarihi bir hesaplaşma ve kurtuluş hattıdır? Genel olarak Ortadoğu’da ortaya çıkarılan her türlü gerici sömürgeci uygulamalara maruz kalmış bütün kesimler için.

ALEVİLER, bu toprakların gelmiş geçmiş her türlü iktidarının, zulmünün hedefi haline gelmiş, yaşattığı acıların gelecek nesillerce dahi unutulamayacağı bir barbarlığa maruz kalmış, cemde civatda bir olmuş, tüm dualarını 72 milletin, kurdun kuşun hakkı adına okumuş kadim toplum. Değil bir insan, ismi cismi dahi belli olmayan bir canlının hakkı yendiğinde dahi önce kendisini dar’a tutmuş, bundandır ki her görüldükleri yerde katli vacip kılınmış, sayısız katliam ve sürgünlere maruz bırakılmış bu toplumun bugün Kobanê’yle büyük bir tarihi ve ahlaki bağı vardır. İnsanlığın utancı bu zulüm yazgısının kök saldığı bu topraklarda büyük bir direniş sergileniyor. Kobanê kendisi için değil, tüm insanlık için bugüne kadar hakkı yenmiş, yer ile gök arasındaki tüm canlılar için  savaşıyor.

Öyle böyle değil,  Kerbela’da Muaviye’ye boyun eğilmediği gibi boyun eğmiyorlar, çünkü biliyorlar bugün direnilmezse bir daha kolay kolay bir araya gelinmeyeceğini. İnsanlığın tarihi direniş bayrağını 7 den 70 e canlar ellerinden taşıyor. Bugün Rojava üzerinden, Kobanê üzerinden estirilen kara bulutlar Yezid’den devralınmış bir zalimliktir. Bu toprakları bir zulumat deryasına çeviren dünya gericiliğine karşı canları pahasına Ali’nin adaletini savunan Kobanê savaşçılarının bugün değil de ne zaman yanında durulacak. Kobanê’ de boğulmak istenen, Salman-i Farsi’nin bir üzüm tanesini kırk eşit parçaya bölüp paylaştığı, ulusunun veli velisinin ulu olduğu, yarısı kadınlardan oluşan kırklar divanıdır. Bugün yapamadıklarımızla dar olup, yapacaklarımızla didar’a duracağımız gündür. Çünkü Rojava, Alevilerin tarihsel mazlumiyetinin ve direnişinin, insanlığın hak arayışının en büyük kalesidir. Bu kalenin yıkık surları üzerinden ağıt değil tarihsel hesaplaşmalarımızı yapabilmek için hak yolunun biricik tecelligahıdır.

EZİDİLER, Ölümcül göç yollarına Ermenilerin hemen ardından düşmek zorunda kalmış Êzidîler. sengal katliamından sonra Artık başka toprakların güneşlerine yakarıyor Êzidîler. Kendi güneşlerine, kendi topraklarına dönebilmek için. Ölenlerinin mezar taşlarına dokunabilmek için. Yas tutabilmek için. Zira bütün bu dualar acı gerçeği değiştirmedi, değiştirmiyor: Şimdi terk edilmiş Êzidî köylerinde sayısı her gün artan sahipsiz mezarlar, insansız evlerin matemini tutuyor Mezopotamya’nın kadim halkı.Melek Tavus’un müritleri.Güneşin çocukları yeniden kentlerine dönebilmek için yönlerini Rojava’ya döndüler çünkü rojava  halkların  yeniden özgürleşmesinin adıdır

Hıristiyanların, Ermenilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin, Şiilerin inançlarını özgürce yaşayabilecekleri ötekileştirilmeden yaşayabilecekleri yeni bir dünyanın adıdır Rojava

Kadınlar; tarihte muktedirin kendi hükmünü tescillemek için ilk nesneleştirdiği kesim. Tüm dinlerin rüştünü üzerinden ispatlamaya çalıştığı, tarlada öküzünden sonra kıymet sırasına konulan, evde hizmetçi, tarlada ırgatlık dışında başka bir yaşam tahayyülüne layık görülmeyen, kapitalizmin birer tüketim nesnesine dönüştürdüğü bedeniyle her gün yeniden üretime tabi tutulan ve tutuldukça her gün yeniden öldürülen, bitirilen kadın. Oysa yaşam, ilk olarak kadının öncülüğünde niteliksel sıçramasını yapmış, ilk onun ellerinden yaşamın temel faaliyetleri can bulmuştu… İşte bundandır Kobanê’ye tüm güçleriyle saldırmalarının sırrı. Tarihsel ihanetten hesap sorma zamanı şimdi değilse ne zaman,bunun yeri Kobanê/Rojava değilse nere?

İktidar mağdurları; muktedirin sesinden, nefesinden, bakışından, çatışından rahatsız olan Türkiye ve dünya halkları. AKP hükümetinin başbakanının, son bakanının Türkiye halklarına seslenişinden, buyurganlığından bıkmış, kendisi gibi olmayanlara karşı kullandığı yöntem ve  dile karşı ‘artık yeter’ diyerek sokaklara dökülen, kendisini padişah sananların buyurgan otoriter, aşağılayıcı dilinden, hakaret dolu her kelimesinden tiksinip onuruna sahip çıkanlar bu ülkenin en onurlu tarihi anlarından birini ortaya çıkardılar. Gezi direnişi bu ülkede otorite adına, muhafazakarlık adına, tekçilik adına ortaya çıkarılmış en büyük ve başı dik direnişlerinden biriydi. Ancak hiç bir başkaldırı kendisiyle sınırlı kalmayı hak etmez. Çünkü ezme ezilme, yok sayılma, horlanma, ötekileştirilme ilişkileri lokal değil kökleri dünyanın öbür uçlarına yayılarak gelmiş geçmiş bütün diktatörlere, krallara, zalimlere bağlanarak, ordan beslenen bir sistemdir. Yanı başınızda vücut bulan Rojava’ da tam da istediğiniz bir dünyanın ilk adımları atıldı. Bütün halkların eşit ve özgür bir şekilde, kendi renkleri ve kimlikleriyle yaşayabileceği, hiç bir muktedirin kendisinden olmayanı horlamadığı, dışlamadığı, yaşamına müdahale etmediği, çünkü bir muktedirin olmadığı yerin adıdır Rojava. Dünya gericiliğine karşı halkların demokrasi atağıdır.

Evet; Chiapas’dan Dersim’e, Tahrir’den Gezi’ye bütün başkaldırıların somutlaştığı yegane yerdir Kobanê.

Eğer, ortak gelecek tahayyüllerimize sahip çıkmakta kararlıysak; ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER