Kamuoyuna;
Mizah, yaşamın güldürücü yönünü ortaya çıkaran bir sanat türüdür. İnsanı gülmeye ve düşünmeye yönelten; karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka ve güldürme amacıyla insanlara aktarıldığı gibi; belli “fikirleri ifade” etmek için de ortaya konulabilir. Mizah; aynı zamanda bir kişinin topluma bakışını aks ettiği bir biçemdir. Mizah, kısaca; özgürlüğün ve fikir hürriyetinin dümdüz bir yansımasıdır. Mizah; kaçınılmazdır!
7 Ocak 2015’te, Fransa’nın başkenti Paris’teki “Charlie Hebdo”’dergisinin uğradığı “inanç sosuna büründürülmüş” vahşi saldırı; yalnızca “Charlie Hedbo”ya yapılmamış; hür düşünce ifadesini savunan ve bu doğrultuda yaşayan diğer tüm bireylere ve toplumlara da yapılmak istenmiştir.
Bu yaşamsal bir tehdit haline dönüştürülmek istenen “gözdağı” yaratma sevincinin saikini sorguladığımızda; değil “Peygamberin intikamını almak”; yalnızca korku halinde sindirilmiş topluluklar yaratma üzerine çizilmekte olan yepyeni bir senaryo taslağını görmemiz kuşkusuzdur. Yeryüzündeki hiçbir “inançla” bağdaşmayan bu taslak; temelsiz, ilkel, başıboş, düzeysiz, sefil ve kanla yoğurulan bir “yaşam özlemini”nin sınırlarını çoktan çizmiştir kâğıt üzerinde. Gözlerimizle gördüklerimiz ise, bu “inanç sosu”nu bir kova ile ne yazık ki, kendi başından aşağı döken figüranlardır; özlem için “savaşan”.
Bu korkunç özlem; tam da bu zamanlarda, yalnızca Ortadoğu’nun üzerine kara bir bulut gibi çöktüğü sanılan vahşetin, tüm dünyaya bir tür geri-bildirimidir. Bu korkunç özlem; neredeyse tüm insanlığı saran bir karanlığın baş temsilcisidir. Bu korkunç özlem; yalnızca “efendilerine” hizmet eden bir insan neslinin hayal edildiğinin bizatihi göstergesidir. Bu korkunç özlem; kulakları ve ağzı kapalı olarak, gösterilen hedefe düpedüz yürüyen aklı boş güruhların; “efendilik” hayallerinin bir temsilcisidir. Bu korkunç özlem; insanca ve insan hakkından yana ne varsa; yeryüzünden silip süpürmeye azmetmiş; inancının en temel direği olan “Allah’a şirk koşma”nın ne demek olduğunu aslında bizzat gösteren; savunduğunu düşündüğü inancın “temsilcileriymiş gibi” kendilerini süsleyip insanlığa tanıtan; ancak esasen bu Dünya’dan başka gidecek bir yeri olmayan bir kofluğun göstergesidir. Bu korkunç özlem; “insana” düşmandır ve bu korkunç özlem; her katliamına bir “kılıf” uyduracak kadar gözü dönmüş nesiller yetiştirmeye and içmiş bir başkalığın özlemidir.
Bugün, bu yaşam tecrübelerini ve insan haklarını hiçe saymaya kalkan bu yaşam özleminin gönüllü temsilcilerine; yaşamsal hakları savunan bireyler ve halklar olarak karşı durmak zorundayız.
Bizler Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı olarak; “Charlie Hebdo” Dergisi’ne yapılan bu alçak saldırıyı esefle kınıyoruz. Saldırıda hayatını kaybedenlere karşı; toplumsal bir vicdan taşıdığımızı belirtiyor; bu korkunç içgüdünün bayrağını taşıdığı saçmalığın, inanç kavramı ile uzaktan yakından örtüşmediğini; daha çok “kanla beslenmek” adına yapılan son derece bilinçli çabalar olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz.
Yeryüzünde aydınlık ve ilim neferi insanlık var olduğu sürece; karanlık içgüdüler kaybolmaya mahkûm edilecektir.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı