Aleviler ve Aleviliğin en çok konuşulduğu, tartışıldığı, siyasi mecrada adından söz edildiği bir sürecin içinden geçiyoruz. Katliamlar dışında bu ülkede gündeme gelemeyen Aleviler, bugün siyasetin önemli bir aktörü haline gelmeye başlamış bulunuyor. “Aleviler kendilerini keşfediyor” demek abartılı olmayacak.
Kürt Hareketi’nin açmış olduğu özgürlük alanından Aleviler de kendilerini yeniden yaratmanın, örgütlenmenin ve temsilin imkanını buldu. Yıllardır süren mücadeleye başından beri katıldı. Çocuklarıyla bu mücadeleye katık oldu. Emek oldu. Siyasi temsilcilerini yarattı. Onlarla birlikte büyüdü. HDP de bunun, meclis kapısını açan siyasi temsilcisi oldu. Alevilerin geleceğe dair umutlarını güçlendirdi. Özgüvenini artırdı.
Aleviler cumhuriyet tarihinde ilk kez kendi adlarına ve kendi kurumlarını temsilen seçime katılma imkanını 7 Haziran seçimlerinde buldu. Meclise Alevi kökenliler değil, bizzat Aleviler olarak girdi. Seçilen vekiller, AKP’nin meclisi çalıştırmamasına rağmen Alevilerin karşılaştıkları haksızıkları soru önergeleriyle gündeme getirmeyi bildi. Neler yapabileceklerini gösterdi.
Nedeni, nasılı bir yana PSAKD eski Genel Başkanı, HDP İzmir Vekili Müslüm Doğan, Kalkınma Bakanı oldu. Alevilerin yaşadığı ilklere, yenisini ekledi. Alevi hareketinin kadrolarının Türkiye’yi yönetmeye aday olduğunu gösterdi.
Türkiye’nin büyük bir kaosa, savaşa sürüklendiği bir süreçte, gerginlik siyasetinin toplumu esir aldığı bir ortamda HDP’li iki vekil sorumluluk aldı. Kazanılmış hakların temsilini üstlendi. Toplumsal barış adına büyük bir yükümlüğün altına imza attı.
Kısacası HDP şahsında demokrasi için aralanan kapı Alevilerin siyasete ilgisini artırdı. Kendisine güvenmesini sağladı. Alevi kurum ve kuruluşları başta olmak üzere yıllardır bastırılan, korkutulan Aleviler her konuda tavır belirlemeye, seslerini yükseltmeye başladı. Korku perdesi aşıldı. Korku siyasetine mahkum edilenler, kendi varlıklarında alternatiflerini üretti. Tabular Aleviler için yıkılmaya başladı.
Onun için dir ki, 1 Kasım seçimleri herkes gibi Aleviler açısından da büyük bir önem arz eder oldu. Şimdiye kadar maruz kaldıklarının hesabını sormak, geleceğe dair umutlarını örgütlemek, toplumsal barışın bir parcası olmak için Aleviler bu seçime hazırlanmaktadır. Aleviler, 7 Haziran seçimlerinin yaratmış olduğu kazanımların korunması için sorumluluk alacaklardır.
Savaşın karşısında Barış Bloku’ndaki yerlerini teredütsüz almışlardır. Alevi vakıfları, federasyonları, dernekleri ve cemevlerinde yoğun bir tartışma süreci başlamıştır. Hiçbir zaman olmadığı kadar Aleviler kendi aralarındaki birliği pekiştirmeye çalışmaktadırlar. Farklılıkları zenginlik olarak gören yaklaşımın hakim olduğu tartışmalar umut vermektedir. Geçmişin dar, korku siyasetine endeksli yaklaşımın yerini özgürlükçü, demokrasi güçlerinin insiyatifindeki tartışmalar her alanın kapısını açmaktadır.
Kısacası, Aleviler şimdiden seçim sürecine dahil olmuşlardır.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin sorumluluk alanında herkesin eşitlendiği, birlikte güç olduğu, büyüdüğünü bilmek gerekmektedir. Öyle de yaklaşmak önemlidir. Böyle bir yaklaşım içinde Kürtlerin, Alevilerin, Sol, Sosyalistlerin birliğinde 1 Kasım yeni bir kazanıma dönüşecektir. Aleviler de bu kazanımdaki yerini alacaklardır.