DEMİR ÇELİK / DBP MYK üyesi
Reya Heq inancıyla ilgili Kemalizm’in neden olduğu kimlik erozyonu olanca hızıyla devam etmektedir. Daha önceleri din dışı, sapkın mezhep denilerek katliamlar dayatılan Reya Heq-Alevi inancına bugün dinleşme, devletin dini ve inancına dahil olma dayatılmaktadır. Doğal ve demokratik toplumun ahlaki değerler savunucusu bu inancın köklü tarihi geçmişi yokmuş gibi, toplumcu, adil ve eşitlikçi idealleri kalmamış gibi yaklaşılmakta, onu devlet dinine yamamaya çalışmaktadırlar. Bu çabalar iyi niyet-le görülebilecek çabalar değildir. Reya Heq inancın özgün ve özerk tarihi birikimlerini ortadan kaldırmaya, onu sistemin dinine entegre etmeye dönük girişimlerdir.
Cami-cemevi projesi, diyanete bağlı Alevi dairesi başkanlığını kurmak, Cemleri görsel gösterilere dönüştüren anlayış, Pir eğitim okulları açma, Pirlerin maaşa bağlanması, Reya Heq-Alevi inancının İslam içi ya da dışı olduğu tartışmalar bugün için öne çıkan saldırı alanlarıdır. Bu denli iç hesaplı ve kirli emeller içeren girişimlerin parçası olma-mak her Alevi’nin titizlikle üzerinde durması gereken bir durumdur. Ne yazıktır ki birçok Alevi aydını ve entelektüeli bütün bu olup bitenden habersiz, sürece duyarsız ve onu sessizce izlemekle yetinmektedirler. Duyarlı olan kesim hem çok az, hem de örgütsüz olduklarından bu sürece doğru müdahale edebilme koşullarından yoksun oldukları gibi inisiyatif geliştirememektedirler. Bu parçalı duruş, herkesin kendine göre Alevi okumaları beraberinde tüm Reya Heq-Alevi inancı için büyük riskler demek olacaktır.
Reya Heq- Alevileri inanç ve toplumsal değerlerinden, demokratik direniş geleneğin-den uzaklaştıran, toplumsallaşmanın cemini sıradanlaştırıp sema gösterisine dönüştüren, dara kalkmayı, toplumsal barışmayı ortadan kaldıran bizatihi kapitalist modernite ve onun Kemalist çizgisiyken ondan medet uman ve onun ipine sarılanın geleceği karanlık olur. Reya Heq-Alevilerin onur mücadelesini anlamsızlaştıran, onu tarihi direnişçi kimliğinden koparan, mevcuda razı olmasını ona dayatan kültürel soykırım esasında Kemalist cumhuriyetin kendisidir. Son yüzyılda yaşanmışları yaşanmamış kabul edip bizi çekmek istedikleri zemine razı gelmemiz, insanlığın kök hücresi kadar eski olan ahlaki politik değerlerimizin tümünün kaybolması, ortadan kalkması anlamınadır. Kapitalist modernite onur ve ahlak dışıdır. Ondan erdem ve ahlaklı olması beklenemez. Topluma ahlaksızlığı dayatan, toplumsallığı parçalayan, toplumsal dinamikleri etkisizleştiren, bireyselliği ve merkezileşmeyi egemen kılan karakteri ile kapitalist modernite Alevilerin yanı sıra tüm inanç ve dinlerin ahlaki ve politik değerlerini ortadan kaldırarak kendi hiyerarşik ilişkilerinin hayat bulmasını istemektedir. Reya Heq inancı Osmanlı döneminde bitip tükenmeyen katliamlarından dolayı Kemalist cumhuriyete bir kurtarıcı olarak sarılma durumunda kalmışlardı. Sistem “laik cumhuriyet” söylemi ile Alevileri kendi yönetimine razı etmiş, egemenlikçi sistemi altında yönetilmeye ideolojik aygıtlarıyla onları ikna etmiştir. Bu ikna olma halidir ki Aleviler muhalif kimliğinden uzaklaşmış, cumhuriyetin kurucu partisi CHP’ye can ve kan taşımaktan geri durmamışlardır.
Bugün yaşananlardan hareketle yapılması gereken görevleri bilince çıkarmak temel yaklaşım olmalıdır. Bunun için Reya Heq-Alevi inancı kendi tarihsel kimliği, ahlaki ve politik değerleri ile nasıl buluşabilir, onları nasıl özerkçe yaşayabilir, yaşatabilir? Bu özgün ve özerk alan kapitalist modernitenin yeni saldırıları ve yönelimlerine karşı kendisini hangi örgütlü yapılarla ve nasıl bir kurumsallaşma ile kendi toplumsallığını sağlayabilir? Bu sorulara cevap bulmak ve gereğini yerine getirmek sadece Alevi inanç sahiplerinin değil tüm mazlum ve mağdur kesimlerin acil görevlerindendir.