MARAŞ’DA YÜZYILDIR DEVAM EDEN KATLİYAM ,SÜRGÜN VE SİNDİRME POLİTİKASININ SON UYGULAMASI
Maraş’ın Merkez Dulkadiroğlu içesine bağlı Kürt ve Alevi Aşağı Terolar/Sivricehöyük mahallesi/köyü mücavir alanı içinde kurulmak istenen Suriyeli mülteci kampı, aynı zamanda Bölgede yaşayan yaklaşık 20 den fazla Alevi Köy/Mahallenin tam orta yerindedir.
Bölge halkının hiç bir görüş ve rızasına başvurmadan, devletin zor ve cebir gücüyle kurulmak istenen AFAD’ın, suriyeli Arapların yerleştirileceği söylenen mülteci kampı , insani yardım amacının çok ötesinde ,bölgeye yönelik uzun vadeli bir planın kamuflajıdır. Son bin yıldır bu bölgede devam eden, bir Yurt yaratma planının,karşıtı olarak bölgenin kadim halklarının etnik ve inançsal kimliklerden arındırılması devam etmektedir. Daha beşyüz yıl önce, DULKADİROĞLU devleti /beyliği Bölgede Kızılbaş/Alevi kimliğine sahipti. Yavuz dönemi Osmanlı politikaları ile başlayan kıyım katliyam ve sindirme politikasından sonra, şimdi yediden yetmişe, Sünni islamın mensubudur. Daha Yüzyıl önce Maraş bölgesinde yaşayan nüfusun 3/1 i Ermeni-Süryani lerden oluşurken, şimdi derde derman bir ermeni bulunmaz olmuştur. Sıra bölgede yaşayan Kürt ve Alevi’yi bitirmeye gelmiştir. T.C nin resmi politikası olan Türk/ İslam politikasını bölgeye hakim kılmak için ,yürütülen asimilasyon politikaların istenen sonuçları hızlı verememesi, 1978 Maraş katliyamı ile başlayan yeni bir süreç başlatmıştır. Bu süreç çok çeşitli politik uygulamalarla devam ediyor. Maraş katliyamı ile şehir merkezinden ve bölgeden Yurt dışına ve diğer bölgelere sürülen/göçertilen Kürt ve Alevi nüfus, en az iki yüzbin civarındadır. Son 40 yıllık Kürtlerin özgürlük ve kültürel kimlik mücadelesi ,bu bölgede çok ciddi bir karşılık bulmuştur. Gerek bölgede kalan Kürtler ,gerekse sürgün ile göçertilenler gittikleri yerlerde ,Kültürel kimlik mücadelesini aktif destekleyerek ruhta gerçekleştirilmek istenen Asimilasyonu ret etmişlerdir. Süreç içinde İnançsal kimlikleri etrafındaki örgütlenme bilinci ve cesareti ,devletin resmi politikası olan Türkleştirme ve islami asimilasyonu artık uygulanamaz hale getirmiştir.
Bu nedenle , Ortadoğuda ve Türkiyede öne çıkan dini kimlikler üzerinden halkı kamplaştırmak ve düşmanlaştırmaya dayalı bir devlet politikasının sonucu olarak ,Irak,Suriye ve Türkiye gibi ülkelerde Sünniler ile ,Şii,Alevi,Hıristiyan;Ezidi, v.s. çatıştırarak , katliyama dayalı bir sindirme ve teslim alma politikası devam etmektedir. Bu nedenle MARAŞ ,SİVRİCEHÖYÜKTE kurulmak istenen AFAD Mülteci kampı, masumane bir insani yardım ve doğal bir mülteci topluluğunun barınma merkezi değildir.Buraya getirilecek mülteciler Ezidi mi, Kürt mü , süryani mi , suriyeli alevi mi , Dürzi mi, Şii mi,? Yada karışık halk ve kültürlere mensup mu ? Hayır.
Bunlar, AKP/Devletin uzun vadede bölgede iskana tabi tutacağı Arap Kemeri olarak belirtilen bölgedeki toplumsal demografiyi bozmaya ve değiştirmeye dönük bir sinsi politikadır.
Mayasında DAİŞ/İŞİD’in örgütlenip kullanılacağı Arap sünni Vahabiliğinin Alevi ve Kürt düşmanlığında kin ve nefreti ayuka çıkmış , devletin her fırsatta kullandığı bu (geçici olmayan) mülteciler artık bölge halkı olarak kısa zamanda nüfusa kaydedilerek AKP nin oy potansiyeline katılacaktır. Maraşın büyük şehir edilmesiyle birlikte ,bir çok köy ve kasabanın idari planlanması ile oynanarak ,Narlı, Evirli ,Barış gibi beldelerde kürt ve alevi nufusun ağırlıkta olduğu belediyeler ortadan kaldırılmış veya Pazarcık köylerinin yarısı şehir merkezine bağlanarak ,yönetsel iradesi kotrol altına alınmak istenmiştir.
Bizler bu nedenle bu Kampı bir tehdit olarak algılıyoruz. Bu sıradan bir Mülteci kampı değil, İŞİD’in bir eğitim ve saldırı kampıdır. Bu kamp bölgede huzur bozan bir odak olacaktır. 25 bin kişiyi 300 dönümlük bir yere yerleştirmek ne mümkün ne de,asgari insani yaşama uygundur. Diğer tarafdan bölgede yaşayan Kürt ve Alevi halkın tarımsal çalışma ve yaşam alanını kullanması imkansız hale gelecektir.Kadınlar, kızlar,çocuklar büyük bir tehdit altında dışarı çıkamayacak,işine gidemez hale gelecektir. Adeta hapis hayatı yaşayacaklardır.Buna razı olmamız mümkün değildir. Devlet bu sorunu ,bölge halkının sesine ve taleplerine kulak vererek çözmelidir. Bu mülteciler daha az sayıda ve Göksun, Andırın, Maraş merkez Sünni bölgelerdeki kırsal alanlarda ikame edilebilinir.
Bu konuda verilecek mücadele başta biz bölgede yaşayan veya yurtdışında olan Maraşlı kürt ve alevilere düşmektedir. Bu mücadelede sonuç almak için örgütlü bir çalışma şarttır. Gerek bölgededeki halk tepkisinin direk alanda olması ve Pazarcık, Narlı, Nurhak,Elbistan, Afşin,Bariş ve benzeri, halkımızın yoğunca yaşadığı yerlerdeki ,başta alevi kurumları olmak üzere sivil toplum kurumları ve mümkünse belediyelerin de desteğini alarak etkinlikler yapılabilinir. Avrupanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Maraşlılar başta olmak üzere Kürt ve Alevi kurumların da desteği ile çeşitli Avrupa kurumları nezdinde ,bilgilendirme, hukuki girişim ve miting/yürüyüş gibi kamuoyu oluşturma etkinlikleri yapılabilinir. Bu çalışmaları planlayacak bir koordinasyona acil ihtiyaç vardır.