HÜSEYİN ALİ
Maraş’ta Pazarcık’ın Terolar Köyü’ne Suriyeli mülteciler yerleştirilecekmiş. Sanki Türkiye sınırları içinde başka yer kalmamış! Pazarcık’ta Alevi Kürt köylerinin arasına Suriye’deki mezhep çatışmasının bir tarafı olan Sünni Arapları yerleştirme uygulaması tam bir provokasyon olduğu gibi, Maraş Kürtlerine uygulanan planlı soykırım parçasının devamı niteliğindedir.
Neden Pazarcık sorusuna verilecek tek bir mantıklı cevap yoktur. Eğer bu mülteciler yerleştirilecekse kültür olarak, yaşam olarak uyum sağlayacağı bir toplumsal çevreye yakın yer olabilirdi. Böyle yapılacağına tersi yapılıyor. Bu uygulamada iyi niyet aranabilir mi? Tabii ki hayır! Burası bilinçli seçilmiştir. Maraş Kürtlerine yönelik soykırımı bir adım daha ileri götürmek istemişlerdir. Zaten 1978 Maraş Katliamı’ndan sonra Alevi Kürtler Avrupa ve Türkiye metropollerine kaçırtılarak demografik yapısı bozulmuştur. Kürtlerin yüzde 90’ı devlet tarafından örgütlendirilmiş insan kaçakçıları tarafından göçertilmişti. Şimdi Pazarcık köylerinin nüfusu kadar, belki de daha fazla sayıda Suriyeli mülteci yerleştirilerek bu topraklar Kürtlerin elinden alınmak istenmektedir.
Maraş Alevileri 1978 katliamıyla bir travma yaşamışlardır. Hala bu katliam için Maraş’ta bir özür bile dilenmemiştir. Hatta bu katliamı kınamak ve ölenleri anmak isteyenler Maraş’a sokulmamaktadır. Anma yapmak isteyenlere polis sert biçimde müdahale etmektedir. Aleviler hala kendi topraklarında kendi inanç ve kültürleriyle özgür yaşama kavuşmamışlardır. Hem Alevi, hem Kürt olarak asimilasyon politikasıyla karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla Sünni Arapları yerleştirme politikaları hem inanç, hem de etnik kimliklerine yönelik bir saldırıyı ifade etmektedir.
Maraş Alevi Kürtleri 1978 travmasını atlatmamışken, Suriye’de Alevi düşmanlığı ortamından gelen, hatta Suriye Alevilerine yönelik acımasız katliamlar yapan IŞİD, El Nusra ve Ahrar El Şam gibi örgütlerin içinden çıktığı bir toplumu Alevilerin yaşadığı Pazarcık köylerinin arasına sokmak yeni bir travma yaşatmak değil de nedir? Pazarcıklılar şimdi de bu yolla topraklarından koparılmaya çalışılıyor. Maraş’ın tümden Alevisizleştirilmesi, Kürtsüzleştirilmesi politikası ısrarla sürdürülmüş oluyor. 1926 Şark Islahat Planı’nda var olan özellikle Fırat’ın batısının Kürtsüzleştirilmesi politikasının sürdürülmesi oluyor.
Şark Islahat Planı’ndan bu yana nereden bir topluluk Türkiye’ye getirilirse Kürtlerin içine yerleştirilmiştir. Elazığ’a, Bitlis’e dışarıdan birçok topluluk getirilip yerleştirilmiştir. 1980 askeri faşist darbesinden sonra Kırgız Türkleri getirilip Urfa’ya ve Van’a yerleştirilmiştir. Yakın zamanda getirilen Ahıska Türkleri de Kürdistan’a yerleştirilmiştir. Şimdi de Sünni Araplar getirilip Maraş Alevilerinin içine yerleştiriliyor. Halbuki bu tür yerleştirmelerde kültürel, sosyal ve doğaya uyuma dikkat edilir. Pazarcık’a yerleştirilmek istenen mülteciler konusunda bu hiç dikkate alınmamıştır. Çünkü amaç gelenlerin huzurunu düşünmek değil; yerleştirilen yerin toplumunun huzurunu bozup kaçırtmaktır.
AKP iktidarı demografik yapıyı bozmak için sadece Maraş’a el atmış değildir. Şimdi Amed, Mardin, Şırnak ve Hakkari için de benzer bir planlama yapıldığı söylenmektedir. Biz olmasına ihtimal vermiyoruz; çünkü toplumsal huzursuzluk kaynağı olur; ama Sur’a bile Arap göçmenlerin yerleştirilmesinden söz ediliyor. AKP iktidarı o kadar çılgınlaşmıştır ki, bu iktidardan her şey beklenir. Dünyanın gözü önünde sivil yerleşim yerlerini tankla, topla yıkan bir hükümetten her şey beklenir. Kadın, çocuk, yaşlı sivilleri katledip sonra da “biz hiç sivil öldürmedik” diyen bir hükümetten her şey beklenir.
AKP iktidarının toplumun karşı çıkmasına rağmen yaptığı dayatmalara ancak örgütlenip mücadele edilerek karşı çıkılabilir. Pazarcıklılar kesinlikle kendi içlerine bir hançer gibi sokulmak istenen mülteci yerleştirilmesine karşı çıkmaktadırlar. Bu, Pazarcıklıların hakkıdır. Karşısında devlet dahi olsa kendilerine sormadan böyle bir yerleşim yeri kuramaz. Pazarcıklılar kabul etmiyorsa o yerleşim yeri kurulamaz. Biz devletiz, karar alırız, oraya istediğimizi yerleştiririz diyemez. Hele hele 1978 travmasını hala üzerinden atmamış Pazarcıkların arasına içinde IŞİD, El Nusra, Ahrar El Şam ve diğer çete örgütlerinin cirit attığı, atacağı bir yerleşim yeri kurulamaz.
Pazarcıklılar karşı çıkmıştır, ama bu yetmez. Dünyanın her yerinde Maraşlılar bu soykırım saldırısına karşı harekete geçmelidir. Tüm Alevi örgütleri harekete geçmelidir. Pazarcık’a yerleştirilmek istenen mülteciler aynı zamanda Fırat’ın batısını Kürtsüzleştirme politikasının bir uygulamasıdır. Bu açıdan tüm Kürt kurum ve kuruluşları da Pazarcıklıların yanında olmalı ve sahip çıkmalıdırlar. Antep’ten Iğdır’a, Dersim’den Hakkari’ye kadar tüm Kürt halkı Pazarcık halkını yalnız bırakmamalıdır. HDK ve HDP daha aktif biçimde Pazarcık halkının yanında yer almalı, bu yerleşkenin kuruluşunu engelleme direnişine katılmalıdır.
Türk devletinin ne Kürtler, ne Aleviler, ne de başka etnik ve dinsel topluluklar üzerindeki soykırım politikası son bulmuştur. Herkesi Sünni Türk yapma politikası sürdürülmektedir. Maraş’ta da, tüm Kürdistan ve Türkiye genelinde de izlenen temel politika budur. Bu bir ulusal strateji olarak uygulanmaktadır. Türkiye’nin tek maddelik anayasası budur.