Ali ERDOĞAN
Sevgili okurlar, 30.06.2015 tarihinde “Türkiye Irak olabilir mı?” başlıklı bir yazı yazmıştım. O günden buyana dokuz ay geçti. Kürdistan bölgesindeki il, ilçe ve köyler ile Ankara, İstabul’da atılan bombalarla ölen insanların sayısında ve oturulamaz hala gelen meskenler Irak’ı aşmış durumda. Şimdi ise, Türkiye Suriye olma yolunda hızla ilerliyor. İnşallah yanılırım.
AKP hükümeti, parayla satın aldıkları Suriye nültecilerini Maraş bölgesinde Alevilerin yaşadığı Terolar köyü çevresine 28 bin Suriye’li IŞİD’ı yerleştirmek için konteynır kampı hazırlıyor. Çevre köylerde yaşayan Aleviler tedirgin. Daha 1978’deki katliamın yarasını sarmış değiller. Nasıl sarsınlar ki? Katliamdan ölen yakınlarını anmak ve mezarlarına birer çiçek koymak için, hiç kimseyi mezarlara bırakmıyorlar. Katliamın yıl dönümlerinde, Maraş’ın dört bir yanını polis ve askerlerle çevrılıyor. Bu yara halen kanamaya devam ederken, yeni olayların oluşması için devletçe zemin hazırlanıyor. Günlerdır köylüler ayaktalar… Devletin yaklaşımı hep aynı: Gaz, cop, ezme politikası ve gözaltı. Bunun sonu nereye varacak?
Devletin ajandasında: Suriye’lileri oraya yerleştirip, en azında hır-gür çıkartıp, Alevi halkını oradan göçe zorlamak. Orayıda Suriye’lilere vermek. Karşılığında “bir taşla iki kuşu öldürmek”. Bir: Orayı hükümetin oy deposu haline getirmek. İki: Aleviler önce olduğu gibi “darı misali” ya yurt dışına gidecekler, ya da meropollara dağılıp asimile olup yok olacaklar. Devletin de istediği zaten bu.
Tarihlerini bilmeyen – öğrenmeyen, o günün olaylarını irdeleyip, günün koşullarına göre dersler çıkarmayan toplumlar yok olmaya ve ya en azından füguran olmaya mahkümdürler.
Tarih sayfalarını karıştırırsak: Osmanlı İmparatorluğu, 1860-65 yıllarında Alevi Kürtleri imha etmek ve sıtma merkezi olan Maraş bölgesindeki bataklıkları kurutmak için oraya zorunlu meskene tabi tutmuşlar.
Osmanlı ve yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bu gerçekleri inkar etse bile; yabancı gezginci bilim adamları seyahatnamelerinde bu gerçekleri dile getirmişler. Örneğin: Alman gezginci Dr. Hugo Grothe’in “Önasya Seyahatnamesi”ndeki gerçekleri, Araştırmacı yazar kardeşimiz Mehmet Bayrak’ın “İç Toroslar’da Alevi Kürt Aşiretler” adlı araştırmasının Sf.158-173’da gerçekleri tüm çıplaklığıyla açıklamakradır.
Anadolu ve Mezopotamya’yı, Osmanlı’dan devralan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın yarım bıraktığı imha ve asimilasyon planlarına 1925’te çıkardıkları “Şark Islahat Planı’ adıyla halen devam etymektedirler. Dersim, Koçgiri, Ağrı, Maraş, Sivas, Malatya, Çorum, ….ve Gazimahallesi katliamları bu planın devamıdır. Şimdi de, Maraş’ın çevresı gündem de. Osmanlı’nın torunlarından “Alicengiz oyunları” bitmez.
Bundan 20 gün önce Londra’nın merkez Cemevi’ne CHP’nın iki milletvekili gelmişti. Halkla yaptıkları toplantıda, vekillere iki soru sordum. Daha önce Maraş’ta yapılacak IŞİD kampın duyumunu almıştım. İlk sorum: sayın milletvekilim Maraş’ta Alevi köylerin yanıbaşında bir IŞİD kampı yapılacakmış. Yeni Maraş katliamlarına zemin hazırlamaz mı? Parti olarak bir girişiminiz olacak mı? İkinci sorum: Kürdistan bölgesinde devletçe kimyasal silahlarla insanlar öldürülüyor. Parti olarak bunu meclise taşıyacak mısınız? Diye sormuştum. Hiç bir cevap alamadım. Bizlerde biliyoruz ki: Kürt ve Alevi konusu olunca, AKP, CHP ve MHP tek vucut oluyorlar.
İlerde keşke dermak istemiyorsanız!
Kampın yapılacağı yakınındaki Sunni Türk köylülerine bir çağrım var: Sizler yıllardır bu Alevi komşularınızla yan yana yaşıyordunuz. Aranızda hiç bir sorun yoktu. Bu kamp yapılıp Suriye’liler yerleşirse, sizlerinde huzuru ister istemez bozulacaktır. Sizlerden beklenen: tümünüz Alevi komşularınızın yanında yer alın. Demokratik kurallar içerisinde hep birelikte kampın oluşmasına mani olun. İlerde keşke …demek istemiyorsanız şimdiden görevinizi yapın derim.
Kanların akmadığı, barışın hüküm sürdüğü bir ortamda hep birlikte halayda durmak umuduyla kalın sağlıcakla….