Aleviler 7 Mayıs’ta Terolara gidiyor

Maraş Girişimi’nin çağrısıyla bir araya gelen Alevi Kurumları, Maraş‘ın Terolar bölgesinde AKP hükümeti tarafından mülteci kampı yapılma planlarına karşı Alibeyköy Cemevi’nde basın toplantısı düzenleyip, eylem planını açıkaldı. Açıklamayı Alevi Kurumlarını temsilen yapan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Baki Düzgün, devletin Şark Islahat Planı’nı hayata geçirdiğine vurgu yaparak, AKP’nin Kürdistan’da gerçekleştirdiği katliamları hatırlattı. Düzgün, Alevilerin de yaşam yerlerine karşı da istimlak ve yerinden etme planlarını faaliyete geçirdiğini belirtti. Bu devlet politikasını kabul etmeyeceklerini söyleyen Düzgün, “Bu zulüm uzun süre devam ettirilemez. Kadim Anadolu topraklarını tekleştirmek bundan önceki zalimlere nasip olmadığı gibi AKP iktidarına da nasip olmayacaktır” dedi.

7-8 Mayıs’ta nöbetteyiz…

Hükümetin bu politikalarından derhal vazgeçmesi ve mülteci kampının Terolar bölgesine yapılmaması gerektiğinin altını çizen Düzgün, kararlaştırdıkları eylem planlarını şöyle aktardı: “Bizler Alevi kurumlar ve demokratik kitle örgütleri ve organizasyonlar ile tepkilerimizi göstermek için 6 Mayıs’ta Türkiye’nin tüm kentlerinden ve Avrupa ülkelerinden Maraş’a yola çıkıyoruz. 7-8 Mayıs’ta, Maraş’ta nöbette olacağız. ‘Yaşamıma, Maraş’ıma, ovama dokunma’ şiarıyla bir imza kampanyası başlatıyoruz. İmzalarımızı muhataplarına tüm kurum temsilcilerine heyet şeklinde teslim edeceğiz. Avrupa Parlamentosu’na Türkiye ve Avrupa’dan kurum temsiliyetleri imzaları ile hazırlayacağımız mektup göndereceğiz.”

Birincisi Garip Dede Degahında yapılan toplanın ikincisinde 7 Mayıs’da Terolarda yapıalcak olan etkinliğe tüm kesimlerin katılması çağrısı yapıldı.

maras-girisimi-alevi-kurumlar,-alevinet-02 (2)

AÇIKLAMANIN TAM METNİ;

YAŞAMIMA, MARAŞ’IMA, OVAMA DOKUNMA !

Biz zalime asla boyun eğmeyiz, YOL’umuz Şiarımız budur!!

Devletin tekçi iktidar yaklaşımlarının yarattığı farklılıkları ezme, kendi inancını ve dilini yaşamak isteyen halklara zulmetme politikası bu günlerde doruk noktasında. Devlet adeta şark ıslahat planlarını bugünlerde yeniden hayata geçirmiş ve buna bağlı olarak Tek dil, Tek din ve Tek bayrak politikası gereği her halka saldırmaya başlamıştır. Sur’da Cizre’de Kürt halkına yönelik saldırılar ve imha politikası tam hız sürerken Alevilerin yaşam yerlerine karşı da istimlak ve yerinden etme planlarını faaliyete geçirmiştir. Devletin Akp politikaları ile yapmak istediği Anadoludaki çok renkli, farklı inançlı ve farklı dilli mozaik yapıyı Türk – Sünni İslam kimliğine sıkıştırıp diğer inanç ve ırkları yok etmeye yönelmiştir.

Son iki yüzyıl temelini yaşamları ve Dünyayı çölleştiren ideolojik yapıların daha da hükümran olduğu gerçeği ile insanlık yüz yüzedir. Türkiye Halkları da bu durumu en acımasız şekilde yaşamaktadır. Yaşamaya mecbur edilmektedir. Sürdürücüsü bugün Akp İktidarıdır.
Bu devlet politikası kabul edilmez boyutta ve kendini dayatmakta ve imhaya varan bir zulüm yaşamaktadır. Bu zulüm uzun süre devam ettirilemez. Direnen halk yakında bunu tekrar gösterecektir. Kadim Anadolu topraklarını tekçileştirmek bundan önceki zalimlere nasip olmadığı gibi Akp iktidarına da nasip olmayacaktır. Başta topraklarından sürgün edilmeye zorlanan Maraş halkı olmak üzere bu topraklardaki kadim Alevi halklar YOL’unun her ne şekilde olursa olsun yok edilmesine asla izin vermeyecektir.

Lakin; Akp İktidarı tüm kademelerde halkı baskı altına aldığı gibi, sistem içerisinde de Tekçi Şeriat hükümlerini de oturtmak istemektedir.Okullarda zorunlu din derslerinden, okul cami projesinden ve son olarak Laikliğin anayasa da olmaması gerektiğini dillendirerek Tekçi Şeriatçı aklını iyice açığa çıkarmıştır. Buna karşı duracak muhalefeti de dokunulmazlık manüpülasyonuyla tasfiye etmek amacındadır. Buradan tüm taraflara sesleniyoruz. Sadece muktedirin sesinin duyulduğu meclisin içerisinde, ortak demokrasi direncinin olması şarttır. Oylarımız, tercihlerimiz güvenilmez bir diktaya teslim edilemez.Sonuçları demokrasi güçleri açısından telafi edilemez olacaktır.

Bu mana ile;

• Mülteci meselesi tüm insanlığın meselesidir. Bu savaşı yürütenlerin birinci dereceden sorumluluğudur. Ve sadece Akp iktidarının istismarına bırakılamaz.Mültecilerle ilgili kurulacak Kamp ya da Yerleşim alanları Yerel ve Uluslararası bağımsız sivil kuruluşlarla planlanmalıdır. Denetime (Basına ve kamuoyuna açık olmalıdır)
• Ortadoğuda öncelikle savaş durmalıdır.Türkiye’de adı konulmamış bir savaş vardır. Bu savaşın da acilen durması gerekir. Aksi hali sürdürülemez ve taşınamaz boyutta ekonomik, sosyal, kültürel sorunların habercisidir. Bugün tampon bölge olarak düşünülen Türkiye yarın kendi Halklarının mülteci konumuna düşmesi ile karşı karşıya kalacaktır.
• Dünya ve Türkiye yönetici elitinin Mültecilere yaklaşımı insanlık onuruna yakışmayan, İnsanı ticari meta olarak gören tarzda pazarlık konusu olarak görmesi. Tarihe kara bir leke olarak düşmektedir. Vicdanları kurutmak zulmü davet etmektir.
• Mülteci yerleşim alanları sosyal, inançsal uyumluluk ilkesi gereği planlanmalıdır. Bu anlamda Maraş’ta yapımına başlanan mülteci kampı Alevi yaşam alanlarının yoğunluklu olduğu ve biz Alevilerin tarihsel kadim coğrafyasıdır. Lakin; Maraş’ta 1978 yılında yönlendirilmiş planlı demografik dönüşümü hedefleyen bir katliam devreye sokulmuştur ve Aleviler Maraş’tan sadece ceketlerini alarak çıkmak zorunda kalmışlardır. Avrupa da Türkiye şehirlerinde mülteci olmuşlardır. Bizler bugün de son kalan varlığımızın coğrafyamıza yapılması planlanan Mülteci kampları ile yok edilmek istendiğini görüyoruz. Sosyal ve inançsal uyumu olmayan bir nüfus yerleşimi yeni katliamlara davetiye çıkaracaktır.
• İktidar Kayseri pazarlığını Biz Alevilerin kalan varlığını yok ederek Maraş’ta demografik bir dönüşüm yaratmak amacındadır. Bu şekilde Adıyaman ve Malatya’da ki Alevi varlığını da İşid kemeriyle göçe ve asimilasyona tabi tutmak istemektedir.
• Ayrıca; Sivas’ta da Divriği, İmranlı, Zara ilçelerinde de muhtarlarla görüşmeler yapıldığı, Kırklareli’de Bektaşi köylerinde Keşifler yapıldığı da bize gelen bilgiler arasındadır. Mülteci kamp alanları düşünüldüğünde yine hedef olarak Alevi yaşam alanlarının seçilmesi manidardır.
• Biz Aleviler olarak bu planlamalardan derhal vazgeçilmesini istiyoruz. Maraş kırmızı çizgimizdir. Ve Biz Aleviler tüm toplumsal kesimlere, İnanç Mensuplarına, Hemşehrilerimize, Mahalleliremize, Köylülerimize ve Tüm Anadolu Halklarına sesleniyoruz daha yaralarımızı saramamışken, daha tarihimizle yüzleşmemişken yeni katliam planlarına karşı durmaz isek. Geri dönülmez bir ayrışma bizi beklemektedir.

Bu anlamda vardığımız eylem kararlaşmaları;

Ve bizler Alevi kurumlar ve Demokratik Kitle örgütleri ve organizasyonlar ile tepkilerimizi göstermek için, 6 mayısta Türkiyenin Tüm kentelerinden ve Avrupa ülkelerinden Maraş’a yola çıkıyoruz. 7-8 mayıs’ta Maraş’ta nöbette olacağız.

Yaşamıma, Maraşı’ma, Ovama Dokunma şiarıyla bir imza kampanyası başlatıyoruz. İmzalarımızı Muhataplarına Tüm kurum temsiliyetlerimizle heyet şeklinde teslim edeceğiz.

AB Parlamentosuna Türkiye ve Avrupa’dan Kurum temsiliyetleri imzaları ile hazırlayacağımız mektup göndereceğiz.

 

EN SON EKLENENLER