Alevilikte mezar kaldırma törenleri

Her inancın kendi içerisinde hatta yaşatıldığı değişik coğrafyalarda farklı kültürlerini ve farklı ritüellerini görmek mümkündür. Bunlardan birisi de Alevilerde Mezar Kaldırma ritüelidir.

Mezar törenleri de denir.  Alevilerin tamamında göremiyoruz. Bazı bölgelerde tam bir tören havasında geçerken kimi yörelerde (Tunceli,Elazığ,Erzincan) sadece aile tarafından yapılan bu etkinliğin özellikle Sivas, Kayseri, K.Maraş ve Adana’nın bir bölgesinde (Sarız, Develi,Tufanbeyli, Göksun, İmranlı) bölgelerinde aylar öncesinden yapılan hazırlıklar bölge insanının bu etkinliklere katılımlarını zorunlu hale getirmiştir.

Mezar Kaldırma ile ilgili oldukça farklı yorum ve söylenceler vardır.

Başlangıçta mezar kaldırma deyince çok daha farklı anlayışa sebebiyet verebiliyor.

Mezar kaldırma bir nevi anma, acıları sonlandırma ve bir yakınını kaybetmenin acılarını biraz olsun azaltarak normal hayata dönme anlamını ifade etmektedir.
Mitolojik bilgilere göre:

Yaşadığı köyden  uzakta toplu çalışmaya (ormana), yaylaya (hayvancılık gereği) giden Aleviler kaybettikleri yakınlarını Hakka yürüdüğü yerde toprağa sırlıyorlar. Sezon sonunda yani Sonbaharda işleri bittikten sonra cenazelerini alarak köylerine dönüp köy veya aile mezarlığına sırlamaktaydılar. (Tahtacılar ve hayvancılık yapanlar ilkbaharda gidip sonbaharda köylerine dönmekteydiler).

Bir Bilgi ise; Aleviler baharın bitimi ve yazın gelmesiyle yaylaya çıkmaktadırlar.  Yaylaya  yola çıkmadan önce Mezarlık ziyaret edilir, özellikle geçtiğimiz bir yıl içerisinde hakka yürüyenlerin mezarları ziyaret edilir, lokmalar dağıtılır, yeni mezarların üzerinde ateşler yakılır  Gülbang okunur ve yaylaya yola çıkılır. Bu yola çıkış Mayıs ayı ortalarında başlayıp yazın ilk ayı olan Haziran başlamadan biter. Günümüzde kullanılan takvime göre 23 Mayıs ile 13 Haziran tarihleri arasına denk gelmektedir.

Farklı bir bilgi;
Hz. Hüseyin ve taraftarları Kerbela da katledildikten sonra yakınları tarafından uzunca bir süre Kerbela’daki mezarları ziyaret edilememiştir. İmam Zeynel Abidin ve yakınları Beşir isimli biri aracılığı ile Kerbela’yı ziyaret ederler ve Mezarları düzeltirler, bakım ve onarım yaparlar.

Yirmi gün boyunca mezarların başında kalırlar. Bu ziyaretin Yirmi üç Mayıs, On üç Haziran tarihleri arasına rast geldiğini kabul eden bazı Aleviler (Dımili, Koçgiri, Hemkan, Kumreşli.. gibi bazı Alevi kollarının bir kısmı) Kerbela’ya gitme imkanları olmadığı için bu ziyareti sembolik olarak her yıl kendi mezarlıklarını ziyarete dönüştürmüşler. (Bu bilgi çok az Alevi tarafından bilinmektedir.)
Bir başka anlatım ise;
Geçmişte iklim şartları çok daha sert ve korkutucu olmakta idi. Ulaşım sorunu vardı.

Kötü hava şartlarında köyünden,evinden uzak bir yerde hakka yürüyen canın bedeni (Mefta-Cenaze) köyüne getirilmediği için bulunduğu yerde toprağa konurdu (sırlanır). Havaların düzelmesinden sonra yani Baharın bitimi ile yaz ayının başlangıç ayı olarak kabul edilen ve Hicri takvime göre iki ayın birleştiği yirmi günü Mayıs ayı sonu ile Haziran ayı içerisine girdiği için Yirmi üç Mayıs ile Onüç Haziran arasına denk gelen günde mefta bulunduğu yerden alınarak kendi köyündeki mezarlığa nakledilirmiş.

Bu yüzden de bu törenlere Mezar Kaldırma töreni yada Mezar kaldırma erkanı denilmiştir.

Günümüzde şartlar değiştiği gibi bu törenlerin de şekli ve muhteviyatı değişmeye başladı.

Dersim bölgesinde biraz farklıcalıklar daha çok dikkati çekmektedir.

Baharın kazma vurma denilen mezarın etrafını düzelterek sonbahara kadar beklenir, köyde işler bittikten sonra mezar taşları düzeltilerek kayması engellenecek şekilde yapılır. Sonbaharda bölgedeki özellikli taşlarla mezar yapılırdı.

İç Anadolu bölgesindeki Alevilerin bir kısmında;

Mayıs ayından bir sonraki yılın Mayıs ayına kadar ki dönem içerisinde hakka yürüyen (ölenlerin)canların mezarları bu bir aylık süre içerisinde yaptırılır. Bazı aileler Hakka yürümenin (ölümün) üzerinden bir kış geçmesini beklerler, bazıları bir yıl geçtikten sonra mezara kazma vururlar. Kazma vurmak o günkü geleneğe göre mezar yapımına başlama idi.

Buna da mezar Kaldırma (mezarı yükseltme) denilmiştir.

Kayseri İli Sarız İlçesi İncemağara,Ördekli,Gümüşali,Sancakağıl,Darıdere,Altısöğüt  köyleri,

Kahramanmaraş İli Göksun İlçesi Alıçlıbucak (Kömürsuyu) ve Keklikoluk, Sırmalı,Taşkesen (Yeşilköy),

otaş,Göynük,Ağboyun,Yoğunoluk,Sırapınar (Taşoluk) köyleri,

Kayseri İli Develi İlçesi Çadıryeri,Alaylı,Karapınar,Derebaşı köyleri.

Adana İli Tufanbeyli İlçesinin Hanyeri,Çiftlik, Emirgazi, Taşpınar,Fatmakuyu,Ağdere ve daha birçok köylerde bu törenler yapılmaktadır.

Bir can Hakka yürüdüğü vakit bütün yakınları toplanır ve Hakka uğurlama erkânı ile o canın bedeni toprağa sırlanır. Alevilerde cenazenin sırlanmasından sonra (defnedildiği gün) verilen yemekten sonra kırk gün sonra Kırk Lokması diye bir yemek daha verilir ve cenaze sahipleri artık işlerine dönerler ama yaslı günleri henüz bitmiş değildir. Kırk Lokması verilirken  Dardan indirme erkanı da yapılır.

Mezar törenleri bitene kadar düğün ve eğlencelere pek katılmazlar. Önceden programlanmış olsa dahi düğün,nişan gibi törenler ertelenir. Bayramlarda (Hızır, Gağand) yakınları bu evlerde toplanarak Bayramlaşma burada başlar ama Mezar törenlerinden sonra her şey normale dönmüş olur.

Mezar kaldırma törenlerinin dönemi bellidir ama aynı güne denk gelmemesi için yakın köyler önceden bir araya gelerek her köyün mezar töreninin yapılacağı günleri belirler ve herkese duyururlar.

Mezar Kaldırma günü insanlar uzaktan,yakından sabahın erken saatlerinde o köyde toplanırlar. Gelenler o köyde Hakka yürüyen canların yakınlarının evlerini tek tek ziyaret ederler. Ziyarete giderken yanlarında Çay ve şeker de götürürler.

Çok kısa bir ziyaret. Çay,Kahve ikramından sonra başsağlığı dileyerek bir başka evi ziyaret ederler.

Kalabalık fazla olduğu için insanlar peş peşe bütün evleri hızlı bir şekilde ziyaret ettikten sonra köyün orta yerinde toplanırlar. Şimdilerde birçok Alevi köyünde Cemevi veya Kültür evi yapıldığı için buralarda toplanılır.

Ziyaretler birkaç saat içerisinde bittiği için Cemevinden toplu olarak Mezarlığa gidilir.

Mezarlık ziyaretinde kadın,erkek,büyük,küçük ayrımı yapılmaz ve herkes mezarlıkta yakınlarının mezarlarını ziyaret ederler, Mezarları başında yakınları ağıtlar,methiyeler,Gülbanglar,temennalar okurlar. Dışarıdan gelen ve çok yakını olmayanlar ise mezarlıktaki inanç önderi,kanaat önderi mezarı varsa gider o mezarları ziyaret ederler. Oda yoksa en yakın tarihli mezarlar ziyaret edilir, dost ve arkadaşlarının yakınlarının mezarlarını ziyaret ederler, mezara niyaz olunur ve mezarlığın uygun bir yerinde toplanılır.

Geçmiş tarihlerde hazır mezar olmadığı için Temennalar,gülbanglar okunarak mezarın etrafı düzeltilir, taşlar dikilir etrafı düzenlenir ve sadece toprak halde olan mezarlar etrafı taşlarla çevrilerek düzenleme yapılır ve mezar toprak hizasından biraz da olsa yükselmiş olurdu, mezar yükseğe kaldırılmış olurdu.

Günümüzde Mezarlar Mermerden,yontu taşlardan veya Betondan yapılmakta ve bunu meslek edinmiş ustalar vardır. Kendi atölyelerinde hazırlayıp getiriyorlar ve monte ediyorlar, o yüzden mezarlar önceden yapılır, Çiçekler ekilir etrafları yeşertilir Mezat taşları motiflerle süslenir. Maniler yazılır.

Mezara giderken önceden tatlılar hazırlanır. Un ve tere yağından un helvası yapılır. Lokumlar, Bisküviler alınır, Oğlak veya kuzular kesilir parçalanmadan haşlama olarak pişirilir mezarlığa götürülür. Mezarlığa götürülen yemekler kesinlikle sulu yemek olmaz.

Bunun gerekçesi ise; Kerbela’da Hz. Hüseyin ve yakınları susuz kaldılar, İmam Zeynel Abidin ve beraberindekiler Kerbela ziyaretlerinde atalarının anısı adına orada kaldıkları sürece yemekler yapıp yediler ama Fırat suyu çok yakınlarında olmasına rağmen su içmediler. Bunu yaşatmak adına mezarlığa giderken götürülen yiyecekler genelde kuru gıda olur.

Herkes kendi aile mezarlığını ziyaretten sonra mezarlığın müsait bir yerinde toplanır. Getirilen yemekler yenir,topluca temenna edilir,Gülbang okunur ve mezarlıktan ayrılıp köyde hazırlanan yemekler yenilmeye gidilir.

Mezara gidilirken herkes yiyecek götürür ama evlerde sadece o yıl hakka yürüyenlerin yada mezarı yapılanların evlerinde yemekler pişirilir. Birden çok yerde yemek hazırlandığı için herkes istediği eve gider orada yemekler yenilir,

Temenna yada Erkanname okunur başsağlığı dilendikten sonra o evden ayrılır diğer evlere gidilir. Sırasıyla bütün yemeklerden tadılmış olunur ve herkese başsağlığı dilenir.

Mezar törenlerine gidilirken genellikle yiyecekler götürülür yada yemekler için katkıda bulunulur. Koyun, kuzu getirilerek yemek masraflarına katkıda bulunulacağı gibi çay, şeker, yağ..gibi yiyeceklerde götürülür.

Burada güzel bir yardımlaşma örneği sergilenir. Yemekleri komşular yardım ederek hazırlarlar,bütün gençler yemek servisinde yardımcı olurlar.
Son dönemlerde köylerde yemekleri ayrı ayrı değil de hep beraber yapmaya başladılar. Bir köyde üç beş yerde yemekler pişirilirken şimdi bir yerde toplu olarak bir arada bulunulduğu gibi daha da ekonomik olmaktadır.

Köylerde Cemevlerinin yapılmasıyla bu hizmetler Cemevlerine taşındı.

Törenlere katılmak için uzak yakın demeden bütün yakınları toplanırlar. Günümüzde yurt dışında bulunanlar izinlerini bu törenlere göre ayarlarlar.
Cemevlerinin mutfağında yada Yemek fabrikalarında, fırınlarda yemekler, lokmalar hazırlanır ve Lokmalar dağıtılır, yenmeden önce Pir (dede) sofra temennası okur “Şah yürüsün” der ve herkes lokmaları yerler, yemekten sonra Pir (dede) yada bu hizmetleri yerine getiren insan Erkannameyi okur.

Bazı bölgelerde Kuran okunmaktadır ama bu, sonradan Alevilere dayatmanın bir ürünü olsa gerek.

Uygun bir yerde mezarı yapılanların yakınları sıraya dururlar ve gelen tüm insanlar sırayla başsağlığı ve Taziye (temennalarda) bulunarak oradan ayrılırlar.

Başsağlığı dilenirken;
“Başınız sağ olsun,devri daim olsun” derler.
“Devri daim olsun ışığı bol olsun”.
“Hakla Hakk oldu,ışığı tüm insanlığı aydınlatsın”.
“Işığı bol olsun, Hızır yardımcınız olsun” gibi dileklerde bulunulur.

Aleviler yapılan Erkanlarda Gülbang / Erkanname okurlar. Gülbang ve Erkannamelerin bir ölçüsü kalıbı yoktur.

Erkanı yürüten Pir/Anabacı veya ehil insan içerisinden geldiği gibi Gülbanglar okurlar.

Kimileri daha uzun kimileri daha kısa Gülbanglar okurlar.

Burada  iki örnek verdik birincisi Mezarlıkta okunan, diğeri ise lokmalar yenildikten sonra okunan Gülbanglar.

MEZARLIKTA OKUNACAK TEMENNA/GÜLBANG

Hazırda bulunan Canlar Cümlenizin Himmetiyle
Bism-i Şah, Bism-i Şah.

Sevgili (hakka yürüyenin adı) …………. Canlar.
Sizler bir süre önce aramızdan ayrılıp Hakk’a yürüdünüz.
O’nun sonsuz hazine-i rahmetine ulaştın.
Çünkü. Hakk’ın yarattığı Can. Akıbet bir gün tekrar “Didar-i Hakk’a” dönecektir elbette.
Sizleri pir-i pak eyleyip turaba teslim ettik.
Şimdi Can olarak Alem-i Ervah’da Hakk’la Hakk oldunuz.
Sizin cismane halinizi, O kıyamadığımız can taşıyan teninizi, sevgi, saygı ve dostluk duygularınızı unutamayız.
Yüreklerinizin sıcağında herkese beslediğiniz sevgiyi bizlerde hatıramızda anarak… Bedenlerinizi de Hakk’a emanet ettik.
Ey sevgili ……….. Canlar. Sizler, Hakk Yolu’na “ikrar vermiş, Yol’a talib…” (yol abidi bendesi.) olarak aramızdan ayrıldınız.

Aile çevreniz/sevdikleriniz/dostlarınızla birlikte toplandık…
Şimdi sizlere gönül istikametinde temennaya durduk.

Temennamız gerçeklerin, ermişlerin, evliyaların, enbiyaların, Ulu önderlerin Dar-ı Divanın’da yüzünüz ak… Özünüz pak ola,

Mürşidinize, Pirininize, Rehberinize Hüsn-i rızanız ile olan ikrar ve itikadınız, Sizlere Hakk katında Ak-ı delil ola.
Bütün ikrarların Âlem-i Gayb’da yardımcınız ola.
Aliy-el Murteza Divanı’nda. İkrar ile imanınız… Makbul ola. Kabul ola.
İnsanlığa ışık tutanların, Hallac-ı Mansurların, Seyyit Nesimilerin, Pir Sultanların ve insanlık yolunda, Hakk yolunda, halk yolunda can verenlerin de anısı önünde okuduğumuz temennaları, gönül defterine kaydeyle ya Hakk……..
Ya Hakk, Kerbela’da biat etmeden canını verenlerin ruhlarını, gönlümüzde yaşatmaya devam ediyoruz.

Ya Hakk… inandığı dava adına hak yolunda can verenlerin, çilesini çekenlerin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Davaları davamız olarak devam edecektir.

Ey……………canlar ;siz aramızdan göçüp Hakk’a ulaştınız.
İstemeyerek, O Turab’a bedenlerinizi teslim ettik ama.
Elbet bizlerde yaşadıkça… Sizin hayalleriniz… Hatıralarınız. günbe gün bizlerle birlikte ebediyen gezecek, yaşayacak… Unutulmayacaksın…
Sevgili canlar………..unutulmaz hatıralarınızı yâd ederek…
Sizin temiz ve kusursuz ruhlarınızı incitmeden…
Daim gönlümüzde, dilek ve temennalarımızda, kalbimizde anacağız.
Daima yönümüz, gönlümüz o kutsal ruhlarınıza dönük olacak…
Özümüzde Aşk-i Niyazla, sizleri gönül sevgimizle hatıralarda koruyacağız, taşıyacağız…

Bar-i Huda Aşk-ı Niyaz’ıyla temennamız.
Ehlibeyt katarından, dinarından mahrum olmayasınız.
Hakk, Hızır hepimizin yardımcısı olsun.

Gerçeğe Hü.

Mezar Kaldırma törenlerinde verilen Lokma (Yemek) sonrası okunan Gülbang.

SOFRA GÜLBANGI
‘’Sevgili Dostlar, canlar bugün buraya fizikken aramızdan ayrılan … canlarımız için, verilen lokma’yı paylaşmak için toplanmış bulunuyoruz.

Ve onları bir kez daha saygı ile anacağız.
Sevgili canlar, Sevgi bizim inancımızdır. Bizim inancımız insanı ve doğayı sever, iyiden ve güzelden yanadır.

Haksızlığa karşıdır. Mazlumun, ezilenin ve yoksulun yanındadır.

Bizim inancımız bütün inançlara saygı gösterir.

Birlik ve beraberlik Bizim inancımızın özünde vardır.

Onun içindir ki Pirlerimiz bize ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ demiştir.

Bizim inancımız eşitliğe ve adalete inanır. Bundandır ki inancımız Evrenseldir.

Cehalet, Bizim inancımızın en büyük düşmanıdır.
Aleviliğin özünde asıl yer alan en önemli olgu insandır.

Alevilik, ilimdir, bilimdir, çağdaşlıktır. Aleviliğin felsefesinde güneş sonsuzdur, doğa sonsuzdur, insan sevgisi sonsuzdur.

Bundandır ki bugün buradayız. Aramızdan ayrılan ….. canlarımız için Pirlerimizden Şefaat dileyeceğiz.
Ey sevgili Evliyalar, Pirlerimiz, Hak Erenler Bin bir emekle hazırlanıp sofraya gelen …… canlarımız için verilen lokmayı, kabul eyleyin.
Pişirip hazırlayıp getirenler, hizmetleriniz kabul ola! Muratlarınız hâsıl ola!

Lokmalarınız, kurbanlarınız Pir’lerimizin  dergahları’na yazılmış ola!

Hakk, Pirlerimizin didarından, Erenlerin darından, Evliyalarımızın katarından ayırmaya!
Ellerimizi gönlümüze,gönlümüzü sana açtık.

Burada bulunan cümle canların dildeki dileklerini, gönüldeki muratlarını dergahında kabul eyle.

Evliyalar,Mazlumlar,Masumlar,Ermişler hakkı için,

Üçler, Beşler, Yediler, On İki İmamlar, On dört Masumu Paklar,Onyedi Kemerbestler, Kırklar,Yetmişiki Kerbela şehitleri,

Bağdat’ta asılan Hallacı Mansur’un hakkı için.

Halep’te yüzülen Seyyit Nesimi’nin hakkı için.

Antalya’da Abdal Musa hakkı için.

Banaz’da Pir Sultan Hakkı için.

Erdebil’de yatan Şah Hatayi hakkı için.

Nevşehir’de Pirimiz Hünkar Hace Bektaş Veli hakkı için  Hakka uğurladığımız ………………….. canlarımızın bilmeyerek işlediği kusurlarını bağışla, mekanını ışıklı kıl, devrini daim eyle.

Ailelerine,yakınlarına,sevenlerine,gönül dostlarına sağlık,sabır ve dayanma gücü ver.

Hanelerine birlik,düzenlik ve huzur,geride kalan aile bireylerine sağlıklı uzun ömürler nasip eyle.

Sevgili canlar Erenler yoldaşınız ola!

İnancımız ve insanlığın geleceği uğruna darağaçlarına çekilen, işkence hanelerde katledilen öldürülen canlar daima gönlünüzde ola.

Emeğiniz boşa gitmeye!

Her zaman yüzünüz ak, özünüz pak ola!

Ömrünüz bereketli, yuvanız şen ola.

Dertlere derman hastalara şifa ola!

Niyazınız nur ola!
Gittiği yerler gam ve kasavet görmeye! Hizmet sahipleri hizmetlerinden şefaat bula!

Lokma hakkına, evliya keremine, cömertler cemine Niyaz eyleyin.
Yiyene helal, yedirene delil ola!

Dertlerimize derman, Lokmalarımız canlara helal ola!

Biz bir yedik! Hak erenler binini vere! Lokmalarınız kabul, muratlarınız hâsıl ola!

Yiyip yedirenler, pişirip getirenler ağrı, acı görmeye!
Lokmalarınız kabul ola! Muratlarınız hâsıl ola! Yardımcınız Hızır ola!

Bir lokmanız bin belaya karşı gele.

Hakk dergâhına yazılmış ola!

Lokma sahipleri niyetlerine vasıl ola!
Gerçeğe Hü.

13.05.2016

EN SON EKLENENLER