Aşık Mahzuni Şerif’in ölümünün üzerinden 14 yıl geçti

Halk ozanlarımızdan Mahzuni Şerif ölümünün 14. Yıldönümünde dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Hacıbektaş ilçesindeki gömütü başında anılacak…

Hacıbektaş belediyesinin organize edeceği anma programı 28 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirilecek.

1940’ın başlarında, ileride ‘Pir Sultanların’ ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacak Mahzuni Şerif, Afşin’ in Berçenek Köyünde doğar. 1956 yılında Berçeneğe gelen ilkokuldan mezun olur. Berçeneğin okulsuz yıllarında, Elbistan’ ın Alembey Köyünde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur ‘an eğitimi almış, Eski Türkçe okumuş ve yazmıştır. 1957 yılında Mersin Astsubay Okulu’ na gider. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlenir. Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirir. 1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu’ nu başarıyla bitirir. Başarısının gereği Kuleli Askeri Lisesini aynı yıllarda hak etmesine karşılık, toplumculuğa ve halk edebiyatına gönül verdiği ve Alevi olduğu için ordudan ihraç edilir. 1961 Ankara’da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışır. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adlı üç çocuğu olur. Bu yıldan itibaren, sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar. Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu olur. 1971 Mahzuni üçüncü eşi Fatma Hanım ı görür beğenir sever ve evlenir. Bu evliliklerinden Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocukları oldur. Aynı yıl olan askeri darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümetinin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp ‘Erim Erim Eriyesin’ türküsünü patlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tutuklanır. 1972 de Gaziantep’ deki evi kundaklandı. Ozanımızın tüm ödülleri ve arşivinin yandığı söyleniyor. 1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara’da Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanır. 1962 – 1988 sürecinde defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür… 1989-1991 yılları arasında ‘Halk Ozanları Derneği’ genel başkanlığını yapmıştır. 1997 yılının haziran ayında Almanya’da beyin kanaması geçirip, Almanya ‘nın Ulm Şehrinde tedavi görür. 1998 yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı. Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur. Tüm türkülerinin yer aldığı 8 kiyabı bulunan Ozanımız ‘ın, Bektaşı Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır.  2001 in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital’da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan’ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın kasım ayında kendisine, ”Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızıl baştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! ” dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27. 12. 01 tarihinde DGM ‘ de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17 si Mahzuni Severler için kara bir gün: Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Değerli Ozanımız 62 yaşında Almanya nın Köln Şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu acı ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu. Şu an son ikametgahı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesinin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.

İşte Gidiyorum İşte gidiyorum çeşmi siyahım

Önümüze dağlar sıralansa da

Sermayem derdimdir

servetim ahım

Karardıkça bahtım karalansa da

Haydi dolaşalım yüce dağlarda

Dost beni bıraktı ah ile zarda

Ötmek istiyorum viran bağlarda

Ayağıma cennet kiralansa da

Bağladım canımı zülfün teline

Sen beni bıraktın elin dilinde

Güldün Mahzuni’nin berbat haline

Mervan’ın elinde parelense de

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER