ERDOĞAN YALGIN
Kültürel değerlerini yaşatan halkların, tarih sahnesinden silinmesi imkansızdır. Halkların kendi ana dilleriyle düşün havzalarında yarattıkları kalıtımlı gelenek-görenek, inançsal ve kültürel değerleri ancak yaşayan dilleriyle var olur! Xızır, Gaxan, Newroz, Heftémal ve benzeri bayramları, Kürtlerin kendilerine mahsus, antik çağlardan beri yaşata geldikleri toplumsal birlikteliklerini yansıtan önemli kültürel-sanatsal etkinliklerdir. Modern dünyamızda, diasporaya dağılmış Kürtler; bulundukları ülkelerde, kentlerde bu kadim geçmişlerini farklı etkinliklerle devam ettirmenin çabası içindeler. İşte bu alana özgü, toplumsal bir yansımanın ürünü olarak, son yıllarda süreklilik arz eden, nitelikli programlarla ve özel önemi olan sanatsal yönü ağır gösteri festivalleri gerçekleştirilmektedir. Avrupa Dersim Kültür Festivali de bunlardan sadece birisidir.
“Avrupa Dersim Kültür Festivali”nin 8.’si bu yıl; 10-11 Haziran 2016 tarihlerinde, yine “Am Römerhof 15, 69486 Frankfurt a.M. (Rebstockpark)” adresinde yapılacaktır. Frankfurt’taki; Rebstockpark, her yıl Dersimlilerin ve dostlarının adeta bir ortak buluşma noktası oldu. Festivalin gerçekleşmesinde ön ayak olan kurumlar, şunlardan oluşmaktadır: Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), ADEF, Dersimi Yeniden İnşa Cemiyeti, Kürmeş Derneği, Dersim 1938 Soykırım Karşıtı Derneği, Ovacıklılar Derneği ve Dersim spor. Yine Demokratik Güçbirligi, ABDEM Birleşenleri ve Hochtaunus AKM de yapılacak olan festivali destekleyenler arasında yer almışlardır.
Avrupa’nın farklı ülkelerinde ve özellikle de Almanya’nın değişik kentlerinde Rebstockpark’a akan yol evlatları, burada birlik ve beraberliğin bir simetri örneğini vermektedirler. Dersim adı etrafında bütünleşen tek tek bireyler, aynı zamanda yarattıkları demokratik kitle örgütlerinin de (yukarıda sıraladığımız), bir araya gelmelerine ve ortak bir zeminde buluşup hareket etmelerine vesile olmuşlardır. Ki bu, sevindirici bir durumdur! Çünkü sadece kurumsal (yönetici) kimlikler değil, aynı zamanda bölgelerde kanaat önderlerinden oluşturulan komitelerin, aylar öncesinden bir araya gelerek, görüş-alış verişinde bulunup, belli bir düşün harmanında olgunlaştırdıkları veriler sonucunda, bu festival programı ete-kemiğe büründürülmüştür. Bu çalışma metodu, aynı zamanda bir özyönetim sisteminin işlevsel hale getirilmesine işaret etmektedir. İşte bu çoğulcu ve demokratik çalışma yöntemiyle ortaya çıkarılan bir organizasyonun/ festivalin, hayat bulması ve tabandan-tavana yükselen değerler yansıması, tabi ki özverili bir ürünün sonucudur!
Geçen yılki (Dersim festivali ve görevlerimiz! Özgür Politika, 23.5.15) festival yazımızda; Neden “Dersim” ya da neden “Dersim Festivali?” sorularına şu cevabı vermiştik! Dêrsim‘in antik coğrafi yapısının, günümüzdeki Dersim bölgesiyle sınırlı olmadığı bilinmektedir. Zira 16. yüzyıla kadar bu bölge, “Çemişgezek Sancağı” olarak anılmış ve bu coğrafyanın bir diğer adı; “Kürdistan” olarak tarih kitaplarına ve ocak kroniklerine (şecere berat, menakıbnameler) yazılmıştır. Nitekim Dêrsim, Batıni Aleviliğin ana yurdu olan yukarı Mezopotamya, Kürdistan coğrafyasının kalbidir. Réya/ Raa Heqi inancının temelini oluşturan itikat ocaklarının merkez üssü, hiç kuşku yok ki bu kutsal topraklardır. (…) Osmanlı ve Cumhuriyetin gizli ajandasında, bir bütün olarak Kürt coğrafyasında en çok üzerinde durulan bölgenin Dersim olduğu bilinmektedir. Dersim üzerine tutulan lahiya-raporlara ve bunların pratikte uygulanış biçimlerine bakıldığında, sonuçlarının ne denli dayanılmaz bir süreç olduğu kendiliğinden anlaşılacaktır. Peki öyle ise “neden pilot bölge olarak Dersim seçilmiştir?” sorusuna, verilecek yığınla cevap anahtarlarımız bulunmaktadır. Fakat burada üzerinde durulması gereken iki önemli hususun altını kısaca çizmekte fayda vardır:
Bir; Antikite verileriyle Dersim; kadim Kürt klanlarının/ aşiretlerinin ana yurdudur. İki; bu Kürt klanlarının/ aşiretlerinin kendi teolojik dilleriyle (Kurmancî, KirmancîNiyaz dili) toplumsal antik inançlarını yaşattıkları en son coğrafyanın adıdır. İşte itikat süreğine (Alevi erkânı) bağlı olan bütün Kürt klanları (talipleri), Dêrsim’deki ocaklar sistemiyle, kendilerini asırlardan beri sosyo-kültürel ve etno-inançsal niteliklerini yaşatmışlardır. Dersim; Alevilerin vazgeçilmez bir Kâbesidir! Dersim; Kürtlerin atardamarıdır! Dersim; devrimci-demokratların sığınağı ve gülümseyen yüzüdür! Bu sebeple; Dersim eksenli gerçekleştirilen tüm etkinlikler önemsenmeli ve tarihi Dersim ruhu, her yaştan genç kuşaklara aşılanmalı-yaşatılmalıdır.Geçen yılki 7. Dersim Kültür Festivali; “Dersim‘den Kobané‘ye halklarımız ve inançlarımız direnerek özgürleşecektir!” sloganıyla gerçekleşmişti. Festival’den elde edilen gelir; Kobani’nin inşası ve Dersim’de Zazaca dilinin geliştirilmesi için paylaştırılmıştı. Unutulmamalıdır ki; Dersimliler ve dostları; Rıza şehrinin çocuklarıdırlar! Bu hak yolunda; her şey rızalık üzerine kurulmuştur! Rızasız bahçeye girilmez! Rızası olmayan gül derilmez! Gelin, rızalıkla Frankfurt’taki Rebstockpark’ta buluşalım!