2 Temmuz 1993, Sivas katliamının üzerinden 23 yıl geçti. T.C de Katliam zihniyeti katmerleşerek devam ediyor. Sivas Madımak Otelinde ‘Ateşte Semaha Duran’ 33 aydın ve sanatçıyı, en genç olan 12 yaşında ki Koray Kaya şahsında saygıyla anıyoruz. Geçen 23 yıla dönüp baktığımızda, bu sürecin içinde yaşayanlar olarak, Türkiye de ne devletten, ne de gelip geçen hükümetlerden samimi bir yaklaşım göremedik. Bu katliamın sanıkları da, Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum vb. katliamların failleri gibi ödüllendirildiler. Çünkü bu katliamlara karar veren devlet aklı ve politikalarıdır. Kullanılanlar da, ne yaptıysa, devleti için yaptığına inanarak yapmaktadır. Bunun karşılığını da zaten mükâfatlandırılarak almaktadırlar.
Geçen zaman zarfında ,sivas davasının faillerinin ,arandığı sırada ,kimisi askere gitmiş, kimisi belediyede ve nüfus dairesinde evlenme işlemi yapmış, yurtdışına çıkarılanlar ise Berlin başta olmak üzere elini kolunu sallayarak,işveren olmuştur. Yani aslında kimse aranmadığı gibi ,devletine hizmetleri için de en son dosyaya zaman aşımı uygulaması ile dava kapatılmıştır. Tıpkı Maraş, Çorum, Roboski, ve diğerleri gibi.
Sivas katliyamının gerçekleştiği dönemlerde ,Alevi örgütlenmesi ağırlıklı olarak devletin ideolojik etkisinde idi. Bu nedenle o dönemlerde ,Türkiye örgütlenmesinden ziyade Avtupa Alevi hareketi bu davanın sorgulaması ve devletin sorumluluğunu dile getiren bir tutum sergileyerek takipçisi oldu. O dönemlerde ,Alevilere ; Türkiye Laiktir Laik kalacak sloganları attırılan Cumhuriyet mitingleri düzenlettirilerek, kemalist/ Ulusalcı/ Ergenekoncu askeri politikaların toplumsal tabanına dönüştürme faaliyeti oldukça etkili oluyordu. Bunun kuşkusuz bir çok arka planı vardı. Bu refleksi güçlendirmek için de ,dini gerici, Aczimendi, İBDİA-C, Süleymancı,Nurcu, Refah partisi v.b islamcı aşırı örgütlenmeleri piyasada cirit atarak , genelde çağdaş toplumu, özelde alevileri tehdit ediyordu. Devletin bir kesimi,sözüm ona bu dinci kalkışmaya karşı alevilerin hamisi gibi hareket ederek, Alevi toplumunu devletin resmi ideolojisinin yedeğine eklemleyerek kontrol etmeye çalışıyordu.
Sivas katliyamı ,henüz yeni yeni örgütlenen Alevilere bir gözdağı ve radikal bir muhalefete dönüşmemesi için ,planlanan ‘ ölümü gösterip, sıtmaya razı’ olma politikasının provakasyonu olarak sahnelendi.
Her şey devletin gözü önünde gerçekleşmesine rağmen, ne o alevi olan, adalet bakanıSeyfi Oktayın hukukçuları hesap sordu. Ne de Laikliğin bekçisi olan genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in ordusu hesap sordu. Reha Çamuroğlu,Rıza Zelyut,Cemal Şener,Lütfü Kaleli gibi yazanlar ve konuşanlar alevilere rehberlik ediyor,islamın özü ve devletin iki gözü alevilerdir yorumlarını yapıyordu. İzettin Doğan, Yol’un Mürşid Makamına oturmuş, Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfını, CEM Vakfı diye alevilere satıyordu.
Tv ekranlarında,gazete sayfalarında ,Saçı sakalı uzamış, eli sopalı,Aczimendiler boy boy meydanlarda yürüyüş miting yapıyor, Müslüm Gündüzler,Ali Kalkancılar gibi piyasa Tarikatcıları cirit atıyordu. Her nedense 90 lı yıllarda kürt özgürlük mücadelesine karşı ,binlerce faili meçhul cinayet, binlerce köy yakılmış-boşaltılmış, on binlerce tutuklama yapılmış,yüzbinlerce kürt yerinden yuvasından sürgün edilmiş, o dönemin en vahşi uygulamaları sürerken, her neden ise bu şeriatçı ,gerici, laiklik ve cumhuriyet karşıtı gibi gösterilenler adım adım örgütlenerek ,bu gün adına FETO/ Cemati ve RTE nin AKP si olarak Türkiyede iktidara tırmanıyordu.
Sivas ve diğer Alevi veya Kürt katliyamlarının asıl nedenleri ve faillerini açığa çıkaracak isek, bu süreçleri samimiyetle sorgulamak ve devlet aklının kimi,kimlere tercih ettiğini ve edebileceğini ciddi sorgulamalıyız. Eger Alevilik, Türklük ve islam içinde eritilebilinse idi ,devlet bir sorununu daha çözmüş olacaktı. İdeolojik olarak sadece Kürtlükle uğraşacaktı. Ama süreç planlanan gibi gelişmedi. Alevi hareketinde de farklı eğilim ve mücadeleler gelişti. Özellikle Kürt Alevi Hareketi devletin alevi projesini önemli oranda ,ideolojik olarak çökertti. Gelişen kürt özgürlük mücadelesi ,bir çok toplumsal kesim gibi ,Alevi toplumunu da hak arama mücadeleinde cesaretlendirdi ve yakınlaştı. Bu yakınlaşma gerek ideolojik/politik olarak ,gerekse kurumsal ve örgütsel olarak gelişti .Son HDP projesi ile toplumsal muhalefet oluşturmada ciddi bir cepheye dönüştü. Devletin 1990 lı yıllarda Sivas katliyamı ile engellemek istediği bu Kürt-Alevi muhalefetinin buluşması , tüm devlet engellemelerine rağmen,zorlu ve kararlı bir mücadele sonucu önemli oranda başarıldı.
Özellikle, Avrupada bu süreç , daha geniş bir Alevi toplumsallığı ve kurumsallığını oluşturmuştur.
Türkiyenin son yıllarda, kemalist/ulusalcıların temsilcisi ordunun etkisinden çıkarılıp ,dinci AKP ve Cemaatlerin kontrolüne girmesi, T.C. nin suriye politikası, İŞİD v.b cihatçıları örgütlemesi ve gün geçtikçe mezhepçi/dinci ve radikal şeriatçı bir sürecin hızlanması, Türkiyedeki Alevi toplumu ve kurumlarının da ,mevcut AKP devleti ile karşı karşıya gelmesini hızlandırarak,demokrasi cephesine yaklaştırmıştır.
23.yılında ,Sivas şehitlerini anarken, Türk devleti ,Maraş ,Sivas ,Dersim de katliyamlarla başaramadıklarını , alevi yerleşim yerlerinde mülteci adı altında ,Cihatçı kamplarını açarak , alevi bölgelerinde bir etno- dinsel arındırma uygulaması ile alevileri kutsal ocaklarından,yurtlarında kaçırtma ve göçerme planlarına hız vermektedir. Biz alevileri yeni bir mücadele süreci beklemektedir. Şimdi şehitlere sahip çıkmak ,kutsal topraklara, Ocaklara sahip çıkarak bu planıda boşa çıkarmaktır.
Onun için Maraş Terolar da,Sivas Divriğide,ve diğer kızılbaş alevi Ocaklarının kutsal topraklarında Yezit zihniyetine ve Muaviye hilelerine karşı uyanık olalım.Birlik içinde demokrasi cephesinde en ön saflarda yerimizi alarak tarihimizin tüm katliyamlarının hesabını soralım.
23 yıl sonra ,İşte sivas da ,’’Ateşde semaha duran’’ şehitlerimiz.
Muhibe Akarsu – (35 yaşında, misafir) , Muhlis Akarsu – (45 yaşında, sanatçı) , Gülender Akça – (25 yaşında, sanatçı) , Metin Altıok – (52 yaşında, şair, yazar) , Ahmet Alan – (22 yaşında, sanatçı) , Mehmet Atay – (25 yaşında, gazeteci) , Sehergül Ateş – (30 yaşında, sanatçı) , Behçet Aysan – (44 yaşında, şair) , Erdal Ayrancı – (35 yaşında, yönetmen) , Asım Bezirci – (66 yaşında araştırmacı, yazar) , Belkıs Çakır- (18 yaşında, sanatçı) , Serpil Canik –(19 yaşında, sanatçı) , Muammer Çiçek – (26 yaşında, aktör) , Nesimi Çimen – (67 yaşında, şair, sanatçı,) , Carina Cuanna – (23 yaşında, Hollandalı gazeteci) , Serkan Doğan – (19 yaşında, sanatçı) , Hasret Gültekin – (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz – (22 yaşında, sanatçı) , Gülsüm Karababa –(22 yaşında, sanatçı) , Uğur Kaynar – (37 yaşında, şair) , Asaf Koçak – (35 yaşında, karikatürist) , Koray Kaya – (12 yaşında, çocuk) , Menekşe Kaya – (17 yaşında, sanatçı) , Handan Metin – (20 yaşında, sanatçı) , Sait Metin –(23 yaşında, sanatçı) , Huriye Özkan – (22 yaşında, sanatçı) , Yeşim Özkan – (20 yaşında, sanatçı) , Ahmet Öztürk – (21 yaşında, otel görevlisi) , Ahmet Özyurt – (21 yaşında, sanatçı) , Nurcan Şahin – (18 yaşında, sanatçı) , Özlem Şahin – (17 yaşında, sanatçı) , Asuman Sivri – (16 yaşında, sanatçı) , Yasemin Sivri – (19 yaşında, sanatçı) , Edibe Sulari – (40 yaşında, sanatçı) , İnci Türk – (22 yaşında, sanatçı) , Kenan Yılmaz – (21 yaşında, otel görevli
Sizleri unutmayacağız,unutturmayacağız. Tüm hak mücadelesi şehitlerini , Yol’umuzun erkanlarında yaşatacağız.