MUSTAFA ELVEREN
Dersim’de baskı ve zulmün ne olduğunu çok iyi bilen bir toplumun, Alevi Kürd olan ailenin ferdi olarak çocukluğumu yaşadım. Çocukluğum döneminde hatırladığım kadarıyla büyüklerimiz hep devlette görev almamızı istiyorlardı.
Bazı büyüklerimiz bize şu düşünceyi aşılamaya çalışıyorlardı: “Çok okuyun, en yüksek okulları bitirin ki; general, müsteşar, vali, emniyet müdürü olun, yüksek makamlara gelin” derlerdi. Büyüklerimiz bu işlerin bizim kendi irademizle olduğunu sandıkları için bize hep o yönde tavsiyelerde bulunuyorlardı. O günlerde büyüklerimizin çok iyi niyetle aşılamaya çalıştığını bugün saygıyla karşılıyorum.
Ancak, gerçeğin öyle olmadığını bugün daha iyi anlayabiliyorum. Çünkü bırakın devletin Valisi olmak, devletin hizmetlisi olmak için bile kaç tane ön elemeden ve çok yönlü olarak güvenlik soruşturmasından geçiriliyorsunuz.
Bugünkü AKP iktidarı döneminde devlet katında Alevi vali, emniyet müdürü, müsteşar ve general hemen hemen hiç yoktur. Hatta 81 ilde Alevi sağlık, milli eğitim, ortaöğretim hatta ilköğretim okul müdürü bile yoktur.
Ömrünün yarısını zindanda geçirmiş olan araştırmacı-yazar ve bilim İnsanı olan Sayın İsmail Beşikçi’nin bir kitabında (aklımda kaldığı kadarıyla) şu sözleri kimlik açısından beni hep etkilemiştir. “Kürd kimliği ile bırakın devlet memuru olmak, sizi tuvalet bekçisi bile yapmazlar. Ancak kendi kimliğinizi inkâr edip, Türk kimliği ile her şey olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı bile…”
Sevgili “Sarı Hoca”nın dedikleri bu gün gerçekleşmiş durumdadır. “Sarı Hoca”nın Kürdistan ve Kürd özgürlük hareketi konusundaki bazı görüşlerini eleştirebiliriz. Ancak, Sarı Hoca’nın çok öngörülü olduğunu kabul etmek durumundayız. Buradan hareketle “Sarı Hoca”nın kimlik konusundaki görüşlerini bilimsel veri olarak dikkatte almak gerekir, diye düşünüyorum.
Bu satırları okuyanlar şu soruyu sorduklarını duyar gibiyim; “Madem öyle ise, sen yıllarca devlette memur olarak hangi kimlikle görev yaptın?” Okuyucuların bu haklı sorusunu şimdiden saygıyla karşılıyorum.
Ben Kürd kimliğimi gizleyip, Türk kimliği ile o görevleri yaptım. Aksi halde devlette görev yapmam mümkün olmazdı. Eğer Kürd kimliğimi gizlemeseydim, Sayın İsmail Beşikçi’nin dediği gibi beni bu ülkede tuvalet bekçisi bile yapmazlardı.
Tek devlet, tek bayrak meselesini anladık da, tek millet nasıl oluyor? Tek din, tek mezhep rezaleti de pilav üstü mü oluyor?
Bu teklik zihniyeti ne yazık ki, “Terör” üretmekten başka hiçbir işe yaramıyor.
Bu ülkede ya gerçekleri savunur “Sarı Hoca” gibi ömrünü zindanlarda geçirirsiniz, ya da kimliğini inkâr edip Hınzır Paşa gibi etkili ve yetkili bir bürokrat olup Pir Sultan Abdal’ı asarsınız.
10/07/2016