ERDAL YILDIRIM
Yenikapı’daki mitinge gidenler, bir taraftan 15 Temmuzdaki Fetöcü askeri darbe girişimini protesto ettiler. Diğer taraftan da ırkçı, milliyetçi sloganlar atmaktan da vazgeçmediler. Zaten bu kitlenin nerdeyse tamamı yıllardır ümmet ve de adeta sürü mantığıyla iktidarı destekleyen iktidar partisi üyeleri ve sağcı iktidarlara her dönemde destek olan ırkçı muhalefet partisi üyeleri oldukları belli. Bunların tavrı inançları, toplumsal, siyasal anlayışları bakımından hiç şaşırtıcı değil.
Peki, ama demokrat, sosyal demokrat geçinenlere ne demeli? Ozanın türküde dillendirdiği gibi “bizden geçinenlere” ne demeli?
Bakın onlar, uluslararası ilişkilerde tüm itibarı sıfırlanmış AKP’ye yeniden itibar kazandırmak, koltuk değneği olmak, başkanlık sisteminin fiilen gerçek-leştirilmesine yardımcı olmak, onaylamak, bayrak sallamak, şapka takıp, hamidiye pet şişelerinden su içmek dışında neler yaptılar, ne(ler)ye ve kim(ler)e hizmet ettiler?
– Öncelikle yıllardır “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganı atan (ki, bu ülke hiç bir zaman laik olmadı. Slogan “Türkiye laik değildir, laik olacak” şeklinde düzeltilmelidir) sözde laik demokratlar İran örneği mitingin Kur’an okunarak başlamasını ve 2023 yılı olarak hedeflenen şeriatçı devlet özlemi için yapılan ön hazırlık çalışmalarını sadece seyrettiler.
– Yıllardır birlikte ülkenin zenginliklerini paylaşan, pasta küçüldüğü için rant peşine düşen cemaatçi kardeşlerin kavgasında taraf oldular.. (Bilinmelidir ki, Fetö’cü Fethullah Gülen Cemaatinden boşalan yerlere hızla Süleymancılar, Nakşibendiler, Menzilciler, İsmail Ağa Cemaatçiler, Işıkçılar, Tebliğciler, Aczmendiler, Yahyalı Cemaati, Cerrahi Cemaati, Haydar Baş ve Kırkıncı Hoca Cemaati gibi ve başkaca cemaatler dolacaklar, kadrolaşacaklar)
– OHAL rejimini onayladılar..
– İktidarın hak, hukuk ve adaletsiz tüm icraatlarını unuttular.
– AİHM Kararlarının dondurulmasını önemsemediler.
– Muhalif basına yapılan saldırıları görmediler.
– 17/25 Aralık yolsuzluk dosyalarını paspas altına attılar..
– Ayakkabı kutularındaki haksız kazançları, paraları unuttular…
– “Saraya soytarılar gider” sözünü yuttular.
– “Kaçak saray” dedikleri yere iskan verip meşrulaştırdılar.
– Darbe girişiminden sonra Camilerde örgütlenen, “tekbir tekbir” vaazlarıyla sokaklara salınan, Alevilerin, Kürtlerin, devrimcilerin yaşadığı semtlere saldıranlarla omuz omuza alanı doldurdular.
– Fetö’cü operasyonları bahane edip sol, sosyalist, devrimci, muhalif kesimlere karşı başlatılan “cadı avı“na onay verdiler.
– 6 milyon oy alan bir partinin dışlanmasını önemsemediler.. Buna bir de sıkılmadan demokrasiye sahip çıkma kulpu yapıştırdılar.
– Cumhurbaşkanının “isteseler de, istemeseler de Taksime o kışlayı yapacağız” sözünü duymazdan geldiler..
Sonuç olarak, 8 Ağustos Yenikapı Mitinginin tarihini bir yere not edelim. Zira AKP, MHP ve CHP’li yöneticilerin Yenikapı mitingi öncesinde kapalı kapılar ardında, gelecekle ilgili bazı pazarlıklar ve tasarımlar yaptıkları ve yakın zamanda bu üç partinin oluşturacağı bir “Milli Birlik Hükümeti” veya “Restorasyon Hükümeti” kurma fomülü üzerinde de epeyce yol aldıkları anlaşılıyor..
Emek cephesi, demokrasi cephesi, kendisini bu cephede gören her birey ve kurumun, kuruluşun biran önce yaşananlara karşı ortak bir duruş ve tavır alması son derece kaçınılmazdır..
Aşk ile..
8 Ağustos 2016