Suruç’ta 33 gencin katledilmesine ilişkin devam eden davanın 20’nci duruşması yarın görülecek. Avukat Serdıl İzol, göstermelik bir yargılama yapıldığını belirterek, tüm kesimleri davayı takip etmeye çağırdı.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek üzere Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde yapılan bombalı saldırının üzerinden 6 yıl geçti. 33 kişinin yaşamını yitirdiği ve çok sayıda kişinin yaralandığı olaya ilişkin açılan davanın 20’nci duruşması yarın Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Hilvan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görülecek duruşmanın tek tutuklu sanığı 103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Katliamı’nın da sanığı olan Yakup Şahin.
27 Mayıs 2021 tarihinde görülen 19’uncu dava duruşmasında savcı mütalaasını sunarken, bugüne kadar hiçbir duruşmaya getirilmeyen Şahin hakkında 34 kez ağırlatılmış müebbet hapis, 70 yaralı için de “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması” talebiyle cezalandırılmasını istedi. Savcı, dosyanın firari sanıkları İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin dosyalarının ise tefrik edilmesini talep etti.
Aradan geçen 6 yılda yaşananları ve savcının açıkladığı mütalaayı Suruç Katliamı Davası avukatlarından Serdil İzol değerlendirdi.
TALEPLER KABUL EDİLMEDİ
Kobanê’ye yardım götürmek isteyen 33 “Düş Yolcusunun” Amara Kültür Merkezi’ne gelene kadar birçok kez Genel Bilgi Taramasına (GBT) takıldığını hatırlatan İzol, “Katliamın olduğu ilk günden bu yana aileler, mağdurlar, avukatlar faillerin ortaya çıkması için çok talepte bulundu. Soruşturma etkili yürütülmedi. Canlı bombanın tespitini istedik. Abdurrahman Alagöz’ün (canlı bomba) Suruç’a gelişinden, Amara Kültür Merkezi’ne kadar hiç bir tespit yok. O gün yüksek güvenlik önlemleri alınmış ama Alagöz hiçbir kontrole takılmamış. Alagöz’ün nasıl Suruç’a geldiği ve irtibatta olduğu kişilerin tespit edilmesi yönünde taleplerimiz kabul edilmedi” diye konuştu.
YÜZYÜZELİK İLKESİ İHLAL EDİLDİ
Katliamda 5 saatlik görüntü kaybı olduğunu dile getiren İzol, görüntüleri kaybedenlerin katliamın failleri olarak yargılanması gerektiğinin altını çizdi. Suruç Katliamı’nın bir kişinin tek başına yapacağı bir eylem olmadığını belirten İzol, “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) güçlü olduğu bir yerde 6 yıldır Alagöz’ün nereden geldiğinin belirlenememesi düşünülemez” dedi.
Mahkeme heyetinin katliama dair şimdiye kadar görülen 19 duruşmada tavrını değerlendiren İzol, şöyle devam etti: “Heyet dosyanın esasına ilişkin taleplerimizin hiçbirini bu güne kadar kabul etmedi. Örnek verecek olursak; dosyanın tek sanığı var. O da Yakup Şahin. Yargılamanın yüz yüzelik ilkesi gereği şimdiye kadar karşımıza getirilmedi. Soru sorma hakkımız şimdiye kadar elimizden alındı. ‘Şahsın mahkeme huzuruna getirilmesi’ talebimiz sürekli reddedildi. Şahin’i hiç sanık kürsüsünde görmedik. Yüzlerce yaralı ve 33 kişinin yaşamını yitirdiği dosyada şahsın SEGBİS ile katılması düşünülemez. Adil bir yargılama olması için taleplerimizin kabul edilmesi gerekiyor.”
BAKANLIK AÇIKLAMASI
İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021’de “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ’lı terörist yakalandı” açıklamasını hatırlatan İzol, açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal hakkında 9 Şubat 2021’de görülen 18’inci duruşmada istenilen ifade ve sorgu zaptının 19’uncu duruşmada mahkemeye gönderildiğini, ancak tutanakta Suruç’a ilişkin tek bir cümle olmadığını sözlerini ekledi. Dosya sadece Yakup Şahin üzerinden yürütülerek mütalaa verilmesinin yanlış olduğunun altını çizen İzol, “Mütalaada en büyük eksiklik iddianamenin aynısı olmasıdır. Ankara ve Suruç katliamlarından aranan 2 firari sanık var: Bunlar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi. Şimdiye kadar bir yargılama yapılıyormuş gibi çizilen çerçevede dava ilerliyor. O da Yakup Şahin üzerinden gidiyor. Mahkeme heyeti ellerindeki tek sanığa ceza vererek dosyayı kapatmak istiyor” diye belirtti.
‘FAİLLER BALİ VE BÜYÜKÇELEBİ’
Ankara Gar Katliamı dosyasına gelen belgelerle Suruç Katliamı dosyasına gelen belgeler arasında farklılıklar olduğunun altını çizen İzol, şunları söyledi: “Ne yazık ki burada dosyayı aydınlatma fiilini göremiyoruz. Tanık olarak dinletilen Suruç ve Ankara Gar’ı emrini veren ve MİT ile İçişleri Bakanlığı’nın raporlarında yer alan bu dosyaların birinci derece faili İlhami Bali ve Deniz Çelebi’dir. Takip edildiklerine dair tape kayıtları mevcutken rahat hareket eden şahıslar bunlar. İki ismin eşleri 2015’de etkin pişmanlıktan yararlanarak Türkiye’ye getiriliyor. MİT operasyonuyla getirilmelerine rağmen, Ankara ve Suruç katliamlarıyla ile ilgili bunlara bir soru sorulmuyor. Biz bunların dinlenmesini istedik ama bu dosya hakkında ‘bilgimiz yok’ ifadesinde bulundular.”
KULLANILDIĞINI İTİRAF EDİYOR
Tutuklu bulunan tek sanık Yakup Şahin’in çelişkili ifadeler verdiğini hatırlatan İzol, “Ankara Gar Katliamı dosyasında verdiği ifadelerle Suruç Katliamı ifadelerine bakınca kendisi bir anlaşma yaptığını itiraf ediyor. İtirafları neye dayandırdığı belli değil. Şahin, kendisine ne vaatlerde bulunulduğunu, ne şartlarla yargılanmayacağını, kimle anlaşma yaptığını ve ne şekilde anlaşma yaptığını söylemiyor. Birçok şey biliyor ama katliamın aydınlatılması için verdiği hiçbir bilgi yok. Sadece anlaşma yaptığını belirtiyor” diye konuştu.
DAVUTOĞLU’NUN BİLDİKLERİ
Suruç Katliamını yapan “ekip” ile Ankara Katliamını yapan “ekibin” aynı olduğunu vurgulayan İzol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suruç aydınlatılmış olsaydı Ankara Gar Katliamı olmayacaktı. Bunu engelleyebilirdik. Bombacı Alagöz ile bağlantılı olan kişiler telefonla aranarak ‘nasıl bir bağlantınız var’ denilmiş. Bir bağlantı tespit edilememiş sadece bir soruşturma yapılıyormuş gibi davranılmış.”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun dönemin Başbakanı olduğunu anımsatan İzol, şunları söyledi: “Davutoğlu, o dönemin en yetkili kişilerinden biri. AKP’den ayrıldığı tarihte o döneme dair beyanatları var. Davutoğlu’nun beyanları katliamı aydınlatacak noktada olduğu kanısındayız. Mahkemeye dinlenilmesi talebinde bulunduk. Vekil değil ve samimi ise istediği zaman bildiklerini mahkeme huzurunda anlatabilir. Kendisi gelmese bile mahkeme çağırınca gelmek zorunda. Mahkeme heyetinin bu davanın esasını ilgilendiren her şeyi araştırma görevi vardır. Davutoğlu gelip bildiklerini açıklamalı.”
DURUŞMAYA ÇAĞRI
Bir önceki duruşmada mütalaa okunduğunu sözlerine ekleyen İzol, yarın görülecek duruşmada eksikliklere rağmen bir kararın çıkmasının olağan olduğunu ifade etti. Eksik bilgilere rağmen bir kararın çıkmasının adaleti sağlamayacağını dile getiren İzol, sözlerini şöyle tamamladı: “Dosyada iddianame hazırlandığından beri bir değişiklik yok. Aslında bu eksikliklerle bir kararın çıkması imkansız. Buna rağmen verilecek bir karar olursa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu şekilde karar verilmesi 33 ‘Düş Yolcusu’nun faillerinin yargılanmadığı bir dosya olacak. Karar çıkarsa herkesin vicdanı sızlayacak. İnsanım diyen herkesin bu dosyaya duyarlı olması gerekir. Katliamda rolü olan herkesin yargılanması ve ceza alması gerekir. Bu dosyada ceza çıkması demek bir sonraki olası katliamın önlenmesi demek. Avukatları, duyarlı insanları yarın mahkemeye davayı takip etmeye çağırıyoruz.”
MA / Ferhat Çalik – Müjdat Can