PİRHA – Hatay’da zeytinliklerin kesilmesine karşı Büyük Dikmece Buluşması gerçekleştirildi. Yapılan konuşmalarda “Dikmece halkını sindirebileceklerini sandılar. Biz Kerbela’dan bugüne zalimlerin karşısında asla diz çökmeyen bir halkın evlatlarıyız. Onlar bunu bilmiyor ama öğrenecekler” denildi.
Hatay’ın Antakya ilçesinin Dikmece köyündeki zeytinlik arazilere dönük kamulaştırma kararı alınmasının ardından köylülerin mücadelesi bugün de sürdü.
Büyük Dikmece Buluşması için Çiftlik Mahallesi’nde bir araya gelen çok sayıda yurttaş, bölgeye yapılması planlanan TOKİ projesini protesto etti.
Büyük Dikmece Buluşması’na Akbelen direnişçileri de destek verdi. Kürsüye çıkarak halkı selamlayan Akbelen direnişçileri “Ma rıhna nıhna hon. Sermaye defol bu topraklar bizim.” sloganlarını attı.
“ELİMİZ YAKANIZDA!”
Dikmece halkından Hasan Özgül, yaptığı konuşmada usulsüzlük, hukuksuzluk ve yağmacılığın söz konusu olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Şu an Dikmece topraklarının yaklaşık %80’i acele kamulaştırma ile istimlak edilmiş. Dikkat edin, bu istimlak ile burada yapılmak istenen TOKİ konutları için ihale 15 Mayıs’ta açıldı. Ama bununla ilgili yasayı, yani zeytinliklerin imara açılması yasasını 2 ay sonra, 15 Temmuz’da çıkardılar. Onlar yasaya ihtiyaç duymadan yapacaklarını düşünüyorlardı. ‘Nasıl olsa Hataylılar enkazın altında kaldı, büyük bir kısmı kentten göç etti, kimse sesini çıkartmaz’ diye düşündüler. Ama yanıldılar. Dikmece halkının direnişine takıldılar. Mecburen alelacele torba yasaya bir madde iliştirdiler ve yasa çıkardılar. Suçüstü yakaladık sizi suçüstü. İmza atan MHP ve AKP milletvekilleri, elimiz yakamızda. Parsel parsel Dikmece köylülerinin topraklarının istimlak edilmesi için imza atan AKP ve MHP Hatay milletvekilleri, elimiz yakanızda!
“KERBELA’DAN BUGÜNE ZALİMLERİN KARŞISINDA DİZ ÇÖKMEDİK”
Sabahın köründe askerlerle iş makineleriyle topraklarımıza girdiler. Dedi ki ‘Bu tarlalar bizim, sizin burada ne işiniz var? Bir hukuksal dayanağınız var mı?’ diye sorduk ama cevapları yoktu. Cevapları cop ile biber gazı ile tazyikli su ile saldırmak oldu Ayrıca gözaltına alınan arkadaşlarımıza da işkence yapıldı. Dikmece halkını sindirebileceklerini sandılar. Oysa onlar bu halkı tanımıyor. Biz Kerbela’dan bugüne zalimlerin karşısında asla diz çökmeyen bir halkın evlatlarıyız. Onlar bunu bilmiyor ama öğrenecekler. Avukatlarımızla itiraz davaları açmak için hazırlık yapıyoruz. Alın size 3. Usulsüzlük. Sırf davaları açmayalım diye tebligatları göndermiyorlar. Yangından mal kaçırır gibi bir garnizon asker eşliğinde aşağıda kepçeler çalışıyor. Biz onlara diyoruz ki ‘Suç işliyorsunuz’. Dikmece halkına provokatörler diyen vali suç işliyor. Bütün bu suçların hesabını vereceksiniz.”
“DEMOGRAFİK YAPININ DEĞİŞTİRİLMESİNE ENGEL OLACAĞIZ”
Avukat Hakkı İsmail Atal ise yaptığı konuşmada AKP’nin ayrımcılık yasağı ihlalinde bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
“Anayasanın 10. Maddesi diyor ki ‘Kanun önünde eşitlik ilkesi esastır. Herkes etnik köken, dil, din, ırk, mezhep ayırt edilmeksizin kanun önünde eşittir.’ AKP hükümetine Anayasa diyor ki ‘Alevi, Sünni eşittir’. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde iki madde var; ‘ayrımcılık yasağı ve ayrımcılık yasağı ihlali’. Bugün burada devlete ait kamu arazileri olmasına rağmen bu kamu arazilerinin üzerinde bina yapmak yerine burada Alevi yurttaşların zeytinliklerine göz dikerek buranın demografik yapısını değiştirmelerine engel olacağız.”
“DİKMECE, IRKÇI YAKLAŞIMLARLA YOK EDİLMEK İSTENİYOR”
Adana Alevi Platformu adına konuşan Hamit Karaoğullarıdan ise Dikmece’de yürütülen mücadeleyi kendi davaları olarak gördüklerini belirtti. Deprem sonrası yaraların sarılmadan insanların yerlerinden edildiğini belirten Karaoğullarından şu konuşmayı yaptı:
“Bölge, demografik açıdan farklı inanç ve kültürlerin merkezi konumundayken ırkçı yaklaşımlarla yok edilmek isteniyor. Bizler 72 millete bir nazardan bakan anlayışın halklarıyız. Tarihsel süreçlerde yıkıldık, yakıldık, hor görüldük ama yok olmadık, hep direndik, boyun eğmedik. Bırakalım tüm renkleri özünde yaşam bulsun. Dilinden, renginden, inancından dolayı insanı ayırmayalım. Tek dil, tek millet anlayışına karşı olduğumuzu bilmenizi isterim. Bizler Arabız, bizler Türküz, bizler Kürdüz, bizler Ermeniyiz; kısacası insanız.”
PİRHA/HATAY