Pervane Recep Sultan

Biliyoruz ki, Erdoğan ve ekibi sürekli olarak Osmanlı’ya vurgu yapıyor. Oradan beslendiğini iddia ediyor. Osmanlı döneminde her sultanın bir takma adı vardı ve bu adın bir anlamı vardı. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet ismi İstanbul’un fethine atıfta bulunuyor. I. Süleyman’a “Kanuni Sultan Süleyman” unvanı, onun döneminde gerçekleştirdiği hukuki ve yasal reformlardan dolayı veriliyor. Deli İbrahim ismi ise onun delilik durumuna gönderme yapıyor. Bazı paşalar kendi memleketlerine işaret eden isimler alırdı, örneğin, Sokulu Mehmet Paşa gibi. Kimisi de mesleğine atıf yapılarak anılıyor, Mimar Sinan gibi.

Eskiden küçük bir Yalçın vardı. İsimlerden mana çıkarır, soy sop, gelecek için kehanette bulunurdu. Onun için ondan öğrendiğimiz gibi kendisine Küçük Yalçın diyebiliriz. Günlük falımı okur gibi okurdum. Aklıma düştü. Kemik toplama işine girmeseydi acaba ne derdi!

Herhalde sözlüklerin söylediği gibi; “doğmuş olan erkek” veya “erkek çocuk” diye başlardı.

Erdoğan, 2016’da Diyanetin düzenlediği bir organizasyonda söylemişti: “Bir gün babama sordum; ‘Biz Laz mıyız, Türk müyüz?’ dedim. Babam dedi ki ‘Oğlum büyük dedem Mollaymış, ona sordum ‘Dede biz Laz mıyız, Türk müyüz?’ Büyük dedem de babama şu cevabı vermiş; …. Sana sordukları zaman Elhamdülillah Müslümanım de geç’ demiş.”

Erdoğan dedi, ama geçemedi. 2019’da kökenini Orta Asya’ya taşıdı. Gazeteleri manşet attılar “Erdoğan’ın ailesinin kökeni, Orta Asya’ya uzanıyor” diye. Anlaşılan ihtiyaç duyduğu her yere uzayacak… Sonuçta ne olursa olsun, “O da insan.”

Mesela ilk Deniz Feneri gibi denizde rehber oldu, rehberliğinin karşılığı Almanya’dan, gemicikler olarak döndü. Almanya davasında Deniz Feneri yöneticileri itirafçı oldu. Kaçanlar Erdoğan’ın kanatları altında korumaya alındı. Onlar da memleket sevdası ile yerli ve milli işlere imza attılar. Helalinden Erdoğan ailesinin gemiciklerine gemicikler kattılar. O gemicikler, yerli ve milli bir aşkla İsrail’e lojistik taşırken, Filistin davasına “zarar vermeden” köklü çözüme odaklandılar. Büyük oyna gelmediler, Bilal oğlanın çağrısı ile sokakları bile doldurdular. Utanmadılar…

Utanmazlıktan konumuza dönelim; tarih nasıl not düşecek dersiniz? “Başkan Erdoğan”, “Reis Erdoğan”, bazıları için ise “Halife Erdoğan” terimlerini kullanmak içinden geçiyordur. Öyle de istiyor olabilirler. Çevresinde toplanmış ve kemik toplamak ile geçinenler için Başkan denilerek pohpohlanması, onun da kendisini öyle sanması paranoid bir vakadan öteye gitmez.

Her ne kadar tüm mafya elemanlarını ülkeye toplamış; kara para, insan ticareti, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, rüşvet, dolandırıcılığın örgütlenmesinde yer almışsa da reislik çoktan kendisinden önce var olan mafya elemanlarına kaptırılmış. Ayrıca katillerin koruyucusu Devlet Bahçeli bir adım önünde dururken kendisine oturmuyor.

Bu kadar yalanın, hak ve hukukun çiğnendiği, adaletsizliğin adalet haline getirildiği dolandırıcılık ve rüşvet çarkına bulaşmış, dünya malına tapanlardan halife olarak anılması İslam’a yapılacak en büyük haksızlık olur. Bu zihniyetten ancak Muaviye, Yezit olur…

Deniz Feneri davası ile başlayan Erdoğan’a yönelik hırsızlık, yolsuzluk iddiaları artık sıradan milyar dolarlar ile yan yana almış başını gidiyorken, er gibi doğan çocuk dünyaya, adına yakışır gibi “posta koymaya” devam ediyor.

“Bu fakir burada olduğu müddetçe….”

✓ “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız.”

✓ Ben uluslararası platformlarda şu anda darbeci Sisi’yi Cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğimi söyledim. Yine söylüyorum. Benim için Mısır’ın Cumhurbaşkanı Mursi’dir. BM’de aynı masaya onunla oturmadım. Oturursam, kendimi inkâr ederim.

✓ ‘BAE ile ilişkileri keseceğiz’

✓ Kaşıkçı açıklaması: “Böyle bir şey olabilir mi? Kime ne anlatıyorsunuz? İnsanları enayi, ahmak zannediyorlar. Kamuoyunu kandıracaklarını zannettiler.”

✓ “Stockholm Caddesi’nde sürekli olarak Türkiye’deki PKK-YPG uzantılarının gösterileri oluyor… 120 civarında teröristin listesini verdik, ‘Bize verin’ dedik. Teröristleri bize vermeyince, bizim de İsveç’e olumlu yaklaşmamız mümkün değil.” … diyor demesine, sonra tükürdüğünü tüm Türkiye’ye yalatıyor.

Osmanlı tarihçileri icraatına bakarak şu notu düşebilirlerdi: “Pervane Recep Sultan.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri