“Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem” (Nesimi)
Her inanç için vicdan, kalp temizliği önemlidir. İnsanı kutsayan Aleviler içinse temel bir ayraç, itikadın ve inancın temel kuralıdır. Rıza şehrine açılan kapı vicdandan geçer. Yıllar, Alevilerin vicdanlarıyla hesaplaşması, yürekleriyle karar vermesi üzerinden Alevi yolu bugüne gelmiştir. Hakkın insanda tecelli ettiğine hükmederek, insanlık tarihinin birçok değerine kendi değeriymiş gibi sahip çıkmıştır. Hak ile hak olanlar; Sünni Şeyh Bedrettin’in direnişinde olduğu gibi, onun sancağı altında, “yarin yanağından gayri her şeyi” eşitçe bölüştürmek adına canını feda etmekten çekinmemişlerdir.
O önderlerin, yol erenlerinin varlığıdır ki; bugün Alevilik ve Aleviler tüm zulme baskıya inat ayaktadır. Yol önderlerinin, pirlerin, dedelerin, zakirlerin bize bıraktığı miras budur. Hz. Hüseyin’in Kerbela direnişi, zalimin zulmüne karşı, mazlumun binlerce yıllık bir zaferidir. Bu zafer mazlumun kendi kanıyla kazanmış olduğu bir zaferdir. Bu zafer düşmanın bile boynunu büken ve utancını yüzüne vuran tarihi bir mirastır. O Kalender Celebi’dir ki; Nurhak dağlarında şahadetin onurunu tatmış ama vicdanından ödün vermemiştir.
Her zaman doğrunun yanında, mazlumun yanında yer almasını bilen Aleviler hiç kuskusuz 50. gününe dayanan açlık grevleri karşısında sessiz kalamaz. Bedenini iradesiyle terbiye eden ulular, izdivaca çekilmiş dervişler gibi bedeni açlığa yatıranlar, hak ile hak olmuşlardır. Hak olan Aleviler bu yolda atılmış olan adımlara kayıtsız olamaz. Barış için, ölümlerin son bulması, insan yaşamının kutsal dokunmazlığının ebedileşmesi adına yapılması gereken ne varsa yapılmalıdır. Aleviler olarak bizlerin sorumluluk almamız ve barış sürecinin bir parçası olmamızın vakti gelmiştir. Daha ne kadar insan ölümlerine seyirci kalabiliriz ki…
Her ölüm Aleviliğin ölmesidir. Her ölüm Alevilerin ölmesidir. Ölümlere sessiz kalmak klasik anlamda söylersek, ölümlere ortak olmaktır. Alevi vicdanı Alevi yüreği bunu kaldıramaz. Eğer değerlerimizden kopar, onun gereklerine sadık kalmaz isek, Alevilik iddiasında bulunmak, yol önderlerine, cemimize, deyişimize büyük bir saygısızlıktır. Bu saygısızlık Alevi asimilasyonunun derinleşmesidir. Aleviliğin kendi değerlerinden koparılmasıdır. Tanınmaz, tanımlanamaz kılınmasındır.
Biline ki, vicdanı olmayanlar, hak ile hakkı bilmeyenler meydanda duramazlar. Dursalar dardan inemezler, inseler Alevi olarak inemezler… Onun içindir ki; bizler artık 50. gününe varan açlık grevlerine vicdanımız ve kalplerimizle bakma cesaretini göstermeliyiz.
Açlık grevlerine ilişkin “Sessizliğe, vicdanımızın sesiyle seslenelim” diye açıklamada bulunan, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Merkezi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi, Hubyar Sultan Alevi kültür Derneği, Bozatlı Hızır Derneği, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, Özgür Demokratik Alevi Geliştirme ve Kültür Derneği, Pir Sultan Abdal Yeşilkent Cemevi, Divriği Kültür Derneği, Ocaxe Bake Alevi Kültür Derneği, İmranlıVe Köyleri Derneği İmranlı-Der, Sevdilli ve Çevre Köyleri Derneği Sev-Der, Demokratik Alevi Derneği, Çıra Kültür Merkezi, Zülfikar Gazetesi’nin sesine ses katmalıyız.