Madem ki ben bir insanım…

“Daimi’yim harap benim
Ayaklara türap benim
Aşk ehline şarap benim
Madem ki ben bir insanım”
(Aşık Daimi)

Alevilere dair tartışmalarda en çok dile getirilen konulardan bir tanesi Alevi örgütlenmelerinin Alevilerin talepleri konusunda hemfikir olmadıklarıdır. Oysa ki tüm Alevi kurumları hatta birbirinden siyasal anlamda çok farklı mecralarda bulunan Alevi yapıları temel sorunlar konusunda, talepler konusunda hemfikirdirler; hem de yıllardır bunu basın medya önünde, sıkça tekrarlamalarına rağmen devlet ve devlet destekli kamuoyu tarafından görmezden gelinerek tüm politik duruşlar, Alevilerin parçalanmışlığı üzerinden siyaset üretmeye devam etmektedirler.

Bu niyete bağlı durum Alevi asimilasyonunun sürdürülebilmesi ve cumhuriyetin öngördüğü tekçiliğin hakim kılınabilmesi için kullanılan bir söylemdir. Farklılıkların bir zenginlik olduğunu söyleyenler dahi Alevilerin kendi arasındaki tarikatsal ulusal ve siyasal farklılıkları toplumsal sorunları yerine getirmemek için kullanması da Aleviliğin bu coğrafyada ne kadar kabul edilemez olduğunu gözler önüne sermektedir. Alevilere yönelik önyargılar bilinçaltı örgütlemeler son yıllarda aleni bir şekilde kendisini dışa vurmaktadır. Ortadoğu’daki gerginlikler siyasal İslam’ın yaratmış olduğu hava Alevileri, bu coğrafyada nefessiz bırakmaktadır. Alevilerin korkularını örgütlemek üzerinden siyaset yapanları besleyen bu durum Alevilerin çaresizliğini resmi olarak ortaya çıkarmaktadır. Çaresizlik kendisini inkara kadar götürebilmektedir. Bugün, birçok kurumun Alevi’nin kendisini ve inancının gereklerini göğsünü gererek sahip çıkacağı bir ortam görülmemektedir. Kürt siyasetinin ve sosyalist sol cephenin yaratmış olduğu özgürlükçü ortamda kendisi gibi var olabilme alanları olsa da geniş kitleleri kapsayıcı, özgürleştirici ve Aleviliğin temel değerleri ile örtüşen bir alan yaratılamamıştır. Alevilerin örnek alabileceği bir ilişki, bir temsiliyet ve güven ortamının olmayışı, Alevilerin kendilerini Ortadoğu’nun yalnızları olarak hissetmelerine neden olmaktadır.

Kendisi olamayan, kendisini özgürce ifade edemeyen Aleviliğin ve Alevilerin bu durumundan siyaseten yararlanmak şahsi, siyasal menfaatler için Alevilerin çıkmazlarını örgütlemek, bu topluma yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Bu haksızlık yıllardır düzen partileri tarafından yapılmaktadır. Her seçim döneminde Alevi kimliği temsiliyete kavuşmamakta ve korku siyasetinin esiri olmaktadır. Sıradan olma, hiçleşme algısı ve olgusu, dünyaya böyle bir pencereden bakan felsefi yaklaşım Alevileri asimile etmek isteyenlerin Alevilere karşı kullandıkları bir alana dönüşmektedir.

Aslında Alevilerin sorunları çok basit ve bellidir. Basite ve belli olana karşın takınılan tavır bir ölçüttür. Alevilerin elinde bir terazisi vardır ve görünen odur ki önümüzdeki süreçte daha adil davranacaktır.

Ölçülerini bilmek onunla karar vermek toplumsal yapının kendisini koruması için şarttır. Birlikte yaşama, birbirini kabul etmekle mümkündür. Tüm toplumların birbirlerinin yaşam biçimine, değerlerine, inançlarına saygı duyması gerekmektedir. Kendinden taviz vermek anlamına gelmeyen bu durum, birlikte yaşamanın olmazsa olmazıdır. Hiç kimsenin yaşam biçimi başkasının yaşam alanına müdahale değildir. Aksine onların yaşam alanının korunması, güzelleşmesi ve anlam kazanmasıdır. Ortadoğu’nun muhteşem tarihi geçmişi birlikte yaşama kültürüyle ortaya çıkmıştır.

Bunun tekleştirilmeye, yok edilmeye kalkıldığı yıllarda ise, bugünkü gibi cehennem ortaya çıkmıştır. Bunun sorumluluğunu almamak, buna ortak olmamak, insani bir durumdur. Bu cennette herkese yer vardır. Ve tüm farklılıklarımızla mümkün olacaktır…

45 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri