İHD Malatya Şubesi Sürgü Raporu

İHD (İnsan Hakları Derneği) Malatya Şubesi tarafından Sürgü’de yaşanan linç girişimiyle ilgili bir rapor hazırlandı. Rapor, kamuoyunun bilgisine sunuldu. İşte o rapor:

“Malatya’nın Doğanşehir İlçesi’ne bağlı Sürgü beldesinde, Alevî yurttaşları dinî inançlarından dolayı hedef alan linç girişiyle ilgili, ilk kez 29 Temmuz 2012 Pazar günü mağdur aileden birisi tarafından, İHD Malatya Şubesi telefonla aranarak bilgilendirilmiştir.

Yapılan bilgilendirme üzerine şube yönetimimiz vakit kaybetmeksizin hemen ertesi gün yani Pazartesi günü saat 11:00’de mağdur aileyle görüşmek üzere Sürgü beldesine hareket etmiş ve bir saat sonra saat 12.00’de Malatya ili, Doğanşehir ilçesi, Sürgü beldesi, Bağlarbaşı Mahallesi, 16. Sokak, 15 numaralı evdeki aileyle buluşmuştur. Aile adına olayı anlatan aile büyüğü Hasan Evli ve aile gençleri ile buluşularak kendileri dinlenmiştir.

Aile büyüğü Hasan Evli; 26 Temmuz 2012 Cuma günü saat 1:30 sıralarında Ramazan dolayısıyla mahalle davulcusu Mustafa Evşi adlı şahıs tarafından davulla birlikte evlerinin duvar ve pencerelerine halay ve mani sesleri eşliğinde tokmakla vurulduğunu, bu arada pencerelerinin kırılma sesiyle uyandıklarını söyleyerek dışarı çıktığını, davulcuya bunu yapmaması gerektiğini rahatsız edilmemelerini, inanç olarak Alevî olduklarını dolayısıyla yapılan davranışın hakaret ve aşağılama olduğunu söylemiştir. Yaşanan bu tartışma üzerine söz konusu davulcuyla birlikte orada bulunan farklı şahıslar tarafından tehdit edildiklerini; mahalleyi, dolayısıyla kasabayı hemen terk etmeleri gerektiğini; başlarına gelecekleri düşünmelerini, aksi durumda bir gece sonra çok daha kalabalık bir şekilde halay ve manilerle geri geleceklerini söylemişlerdir. Bu arada haber alan jandarmanın olay yerine geldiğini; jandarma, kalabalığı dağıttıktan sonra kendisine evlerine kapanmasını ve çocuklarına sahip çıkmasını; herhangi bir kışkırtmaya gelmemesini tembih edip ayrılmıştır.

27 Temmuz gecesi söz konusu davulcunun 50’yi aşkın kalabalık bir grupla tekrar rahatsız edici bir biçimde, davul çalarak taciz ve hakarete bulunduklarını, dinî değerlerine karşı geldiğimizi söyleyerek, kalabalığı kendilerine karşı kışkırtmaya çalışarak bağırıp çağırdıklarını söyleyen Hasan Evli ikinci geceyi de korku ve dehşet içinde geçirdiklerini söylemiştir.

Mağdur aile adına Hasan Evli; 28 Temmuz 2012 gecesi saat 01:30 civarında 500’ü aşkın kalabalık bir gruun tekrar tekbir ve slogan sesleriyle evlerine yöneldiklerini, sıklıkla Alevîliği tahrik edecek şekilde küfür ve hakaret ettiklerini, “Sürgü Kürtlere mezar olacak”, “Sürgü Alevîlere mezar olacak” sloganlarıyla evine saldırdıklarını; pencere ve duvarlarını taş yağmuruna tutuklarını; ateşli silahlarla ateş açtıklarını, jandarmanın araya girerek kalabalığı durdurmak üzere havaya ateş açtığını; kalabalığın jandarma müdahalesi üzerine evlerine yönelmekten vazgeçmek durumunda kaldığını; ancak jandarma tarafından kışkırtıcıların hakkında şu ana kadar bir işlemin yapılıp yapılmadığı konusunda bilgi edinmediklerini ifade etmiştir. Ayrıca iddia edildiği gibi, davulcuyla tartıştıklarını; ancak kendisiyle kavga etmediklerini, herhangi bir darp ve şiddete başvurmadıklarını özelikle beyan etmişlerdir.

Hasan Evli, olayın dördüncü, yani 29 Temmuz 2012 gününü de  korku ve endişeyle geçirdiklerini; belde merkezinde yeniden toplanan kalabalığın kendilerine yeniden saldıracağı endişesini yaşadıklarını; kalabalığın  beldeyi terk etmemeleri durumunda kendilerini Madımak’ta olduğu gibi yakacaklarına dair, gerek Sünnî gerek Alevî şahıslarla  mesaj gönderdiklerini; ancak belde belediye başkanı ve diğer yetkililerin araya girmesi üzerine kalabalığın yeniden harekete geçmesinin engellendiği bilgisinin kendilerine ulaştığını beyan etmiştir. Ayrıca bu kalabalık grubun tehditleriyle ilgili mesajlarının, görevli jandarma birimleri tarafından da kendilerine iletildiğini, dolayısıyla jandarmanın, ailenin can güvenliğini sağlamakta endişe duyduğunu; ortam sakinleşinceye kadar kendilerinin beldeyi terk etmelerinin daha doğru olacağını önerdiklerini; fakat bu öneriyi benimsemediklerini söylemiştir.

Ayrıca olayın dördüncü günüyle ilgili belde belediye başkanı da kendilerinin can güvenliğiyle ilgili kaygılandığını; kalabalık grubu engellemekte zorlandığını; dolayısıyla elinden bir şey gelmeyeceğini bildirmiştir. Bu arada farklı siyasî partilerden (AKP, CHP, BDP) milletvekillerinin kendilerini ziyaret ettiğini bu ziyaret esnasında kendileri için devletten can güvenliklerinin sağlanmasını talep ettiklerini; kendilerine yönelik kışkırtmaların devam ettiğini; ancak ciddi bir müdahalenin yapılmadığını ayrıca beyan etmiştir. İHD Malatya Şubemiz yönetim kurulu tarafından dinlenen evin gençleri Servet ve Hüseyin Evli’nin de benzer şeyleri söyledikleri görülmüştür. Yapılan bu görüşme ardından saldırıya uğrayan evin duvar ve pencereleri tarafımızdan incelenmiş, camlarının tamamının kırıldığı, duvarlarda taş izleri bulunduğu tarafımızdan müşahede edilmiştir.

Mağdur aileyi ziyaret ettiğimizde, evin jandarma tarafından korunmakta olduğunu; bunun üzerine olayla ilgili jandarmanın bilgisinin de önemli olduğunu düşünerek kendilerine başvurduğumuzda görevli astsubaylardan biri, olayı başından beri takip ettiklerini; münferit bir tartışma ve kavga gibi başlayan olayın kısa sürede bu şekilde büyümesi ve boyutlaması karşısında şaşırdıklarını; aileye yönelik gelişen saldırı karşısında zaman zaman zorlandıkları ve üzüldüklerini; olayın büyümesinde kışkırtıcı mahiyete hareket edenlerin olduğunu ifade etti.

Beldenin belediye başkanı Faruk Taşdemir’in bilgisine başvurduğumuzda Taşdemir, jandarma tarafından verilen bilgilere benzer bilgileri verdi. Kendisinin kasabada bulunan 90’ı aşkın Alevî aileyle çok iyi geçindiklerini; seçimlerde mağdur aile başta olmak üzere Alevî ailelerin tamamına yakınının kendisini desteklediğini; olayın bu şekilde boyutlanması karşısında beldesi adına üzüldüğünü; mağdur aileye saldırmak üzere toplanan kalabalığın dağıtılması ve ikna edilmesinde çaba sarf ettiğini; bu olayın büyümemesi ve belde huzurunun sağlanması için diğer kamu kurumlarıyla eşgüdüm içinde çalışacağını; olayın büyümesi ve bir linçe dönüşmesinde kışkırtıcı unsurların varlığına kendisinin de tanık olduğunu ifade etti.

En son olayın meydana gelmesinde önemli role sahip olduğu iddia edilen davulcu Mustafa Evşi adlı şahsın evini ziyaret ederek kendisinin olayla ilgili bilgisine başvurduk. Şahıs, görevini yapmaya çalışırken (sokakta davul çalarken) daha önce ailenin kendisini uyardığını; ancak diğer mahalle sakinleri için çalmak zorunda olduğunu; kendilerine iyi geceler dileyerek oradan uzaklaştığını; 4 gece sonra aynı yerde tekrar gece saatinde davul çalarken evin önünde durduğunu; aile tarafından tehdit edildiğini; taşlandığını; mahalle sakinlerinin araya girerek kendilerini ayırdığını söylemesi üzerine kendisinde bir darp izinin olup olmadığını ya da kendisine yönelik geliştiğini iddia ettiği şiddet üzerine karakola şikayette bulunup bulunmadığını sorduğumuzda; üzerinde bir darp izinin bulunmadığını; bir gece sonra şikayet etmek üzere karakola başvuruda bulunduğunu ifade etmiştir. Kendisine olayın bu biçimde toplumsallaşması için neler yaptığını sorduğumuzda, olay esnasında mağdur evin gençlerinden birisinin “davulumuzun ve ezanımızın” susturulması ile ilgili bir şeyler söylediğini hassasiyetin bunun üzerine geliştiğini, belde halkının bu nedenle galeyana gelmekte haklı olduğunu söyledi.

Olayla ilgili İHD Malatya Şubesi olarak yaptığımız değerlendirme, görüşlerine başvurduğumuz kişi ve kurumların anlatımlarıyla oluşan kanaatimiz, ülkemizin genel siyasî atmosferi, milliyetçi muhafazakâr duyguların yükseltilmesi sonucu farklı kimlik, inanç ve değerlere karşı gelişen tahammülsüzlüğün bir sonucu olarak ortaya çıktığını; aynı aileyle yönelik daha önceden de benzer olaylar yaşandığını; söz konusu aile üzerinden belli grupların kışkırtıcı rol üslendikleri; olay esnasında çekilen video kayıtlarının incelenmesi halinde şahısların tespit edilebileceğini; bu tespitimizin görüştüğümüz kişi ve kurumların anlatımlarından da anlaşıldığını; farklı inanç ve kimlikleri içinde barındıran Malatya’da buna benzer olayların daha önce de yaşandığını; önlem alınmaması durumunda benzer ya da daha ağır sonuçlar doğurabilecek potansiyel olaylara gebe olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. “

EN SON EKLENENLER