Dersim 1937/38 Soykırımı ve Taleplerimiz

Dersim’de 1937/ 38’de devlet tarafından yapılan uygulama yazarlar, araştırmacılar, tarihçiler, sinema sanatçıları, politikacılar… Tarafından birçok araştırma yapılmış, tartışma yürütülmüştür. Ancak konunun üzerinde dolambaçlı, en direk söylem ve tanımlar devam etmektedir. Dersim’de Alevilere/ Kürtlere karşı yürütülen sistematik bir soykırımdır.

Cumhuriyet için “Türk/İslamcılık” üzerinden tek kimlik yaratmak isteyen “Kurucu irade” Osmanlının mirasını güncellemekten başka bir şey yapmamıştır. Osmanlı’dan “Kızılbaşların katli caizdir” fetvasını devralan “Kurucu irade” tek kimlik için “Gereğini” yapmıştır. Osmanlı döneminde tarifi mümkün olmayan yöntemlerle Türkmen/Alevi soykırımı yapan ve Türkmen/Alevileri bastıran, katleden, susturan “İrade” Cumhuriyette “Tek kimlik” için önce Koçgiri, ardından Dersim’de Kürt/Alevilere soykırım uygulamıştır.

Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca Türkmen, Kürt, Arap ayrımı yapmaksızın Alevilere dönük sistematik soykırım uygulanmıştır. Soykırım diyoruz çünkü; Alevi Toplumu yaşamsal, kültürel, inançsal değerleri ile toptan hedef alınmış ve yaşadıkları yerleşim yerleri ve doğasıyla birlikte katledilmişlerdir. Bin yıllık “Zinhar katli caizdir!” zihniyetinin uygulamacıları Alevi toplumunu mürşit, pir, dede, talip, yaşlı, kadın, genç, çocuk ayrımı yapmaksızın yaşadığı doğa ile birlikte, inançsal değerlerini de yok etmeyi hedeflemiştir. Bu uygulama soykırımdır. Bu anlamda Dersim Soykırımı, 1235/1240 yıllarında Selçuklu tarafından yapılan soykırımın devamıdır. Egemen zihniyet Alevi Soykırımı yaparken “Kürt Alevi, Türkmen Alevi, Arap Alevi” ayrımı yapmamıştır. “Tahtacı, Çepni, Kızılbaş/Kumsor…” hangi ad altında olursa olsun Alevi topluluklar egemen zihniyetin soykırımına uğramıştır.

Şeyh Bedrettin, Torlak Kemal, Börklüce Mustafa, Şah Kalender Çelebi, Pir Sultan Abdal’ı katleden zihniyet ile Koçgiri’de ve Dersim’de Kürt/Alevi canlarımızı, Pir Seyit Rıza, Alişer, Zarife Anamızı katleden zihniyet aynıdır. Dolayısıyla Alevi kurumları, dernekleri, federasyonları olarak konuyu böyle algılamamız gerekir. Günümüzde Türk/İslamcı zihniyet tarafından yürütülen inkar, asimilasyon ve kapı işaretlemeler soykırımın bir başka biçimidir.

Şimdi Alevi Sorununu algılamaktan yoksun kimi çevreler “Aleviler Cumhuriyetin ve Laikliğin güvencesidir!” diyerek geleneksel inkarcılığı, asimilasyonu sürdürmek ve Alevileri bu kirli politikanın ortağı yapmak istiyorlar. Aleviler için Laik, Demokratik Cumhuriyet vazgeçilmez bir amaçtır. Ancak Aleviler artık bilmektedir ki 90 yıldır uygulanan cumhuriyette ve mevcut AKP uygulamalarında ne demokrasi ne de laiklik vardır. Alevileri mevcut statükodan yana gösterip Kürt sorununun barış yöntemi ile çözümünde araya mesafe koymak isteyenler siyasal kurnazlık yapıyorlar. Aleviler Kürt Sorununun barış yöntemi ile çözümüne destek verirken AKP’yi değil kutsal bir erdem olan barışı destekliyorlar. Türk/İslamcılık Kürt, Ermeni, Rum, Süryani, Çerkez… Etnik kimliklerinin ve Alevi, Hıristiyan, Ezdi… İnanç kimliklerinin inkarı üzerine kurulmuştur. Türk/İslamcılık politikası devletin 90 yıllık politikasıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca hangi parti iktidar olmuş ise Türk/İslamcılık yapmıştır. AKP 90 Yıllık bu uygulamaya “Ecdadından aldığı” mirası da katarak Türk/İslamcılığa devam etmektedir.

“HELALLEŞME” ve ALEVİLER…

Tam da bu günlerde “Helalleşmeden” söz eden devlet ve iktidar yetkilileri bilmelidir ki Biz Aleviler hiçbir zaman Türk/İslamcı ırkçı, katliamcı zihniyetle helalleşmeyeceğiz. Bizim Muaviye Soylu devlet ve iktidar ile Hızır Paşa huylu muhalefet ile davamız var. Bu davanın bitmesi için YAPILMASI GEREKENLER;

1. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyette yapılan sürgün, katliam ve soykırımların belgeleri ortaya çıkarılmalıdır. “Devlet sırrı, devlet arşivi, gizli arşiv” gibi uygulamalara son verilmelidir.

2. Bu arşivler demokratik bir yöntemle oluşturulacak hukukçu, siyasetçi, yazar, sanatçı, tarihçi ve Alevi Kurum yöneticilerinden oluşacak “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” tarafından incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuç YARGI KURUMU TARAFINDAN EVRENSEL HUKUK, ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER IŞIĞINDA SONUCA ULAŞTIRILMALIDIR.

3. “Hakikatleri Araştırma Komisyonunun” vardığı sonuç üzerinden HUKUK KURUMUNUN VERECEĞİ OBJEKTİF KARARA GÖRE; DEVLET, TÜRKMEN, KÜRT, ARAP ALEVİLERDEN, ÖZÜR DİLEMELİDİR. AYRICA, KOÇGİRİ, DERSİM, MALATYA, MARAŞ, SİVAS, ÇORUM, MADIMAK, GAZİ, ÜMRANİYE GİBİ SÜRGÜN, KATLİAM ve SOYKIRIMLARDAN DOLAYI MADDİ, MANEVİ ZARARA UĞRAYAN ALEVİLERE TAZMİNAT ÖDENMELİ; DEVLETİN ÖZÜR DİLEMESİ HEM MADDİ HEM MANEVİ OLMALIDIR.

4. Alevi sorunu makro politik bir sorundur. Bu sorunu yaratan devletin inkarcı politikasıdır. Aleviliği tanımlamak kimsenin haddine değildir. Devlet Alevi inancını tanımalıdır.

5. Alevi toplumunun ve Alevi Demokratik hareketinin talepleri kabul edilmelidir. “Yeni Anayasa” bu gerçeği ve Türkiye’nin etnik, inançsal, kültürel çoğulculuğu yapısını dikte alınarak yapılmalıdır.

a) Yeni, demokratik ve inkarcı olmayan bir anayasa yapılmalıdır.
b) Laik, Demokratik Türkiye için Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır.
c) Eğitim programı çok kültürlü Türkiye gerçeğini kapsayacak biçimde bilimsel olmalı, “Zorunlu din Dersi” kaldırılmalı, her etnik grup kendi ana dilinde eğitim yapmalıdır.
d) Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir. Cemevleri hiç tartışmasız ibadethane olarak kabul edilmelidir.
e) Alevi köylerine cami yapma uygulaması son bulmalı, bu güne kadar Alevi köylerine yapılmış camiler kapatılmalıdır.
f) “Tekke ve Zaviyeler Kanunu” kaldırılmalı; Alevi dergah, tekke ve vakıf malları ASLINA UYGUN OLARAK ONARILMALI ve biz ALEVİLERE geri verilmelidir.
g) Cumhurbaşkanı tarafından “Madımak Hadisesini Araştırmak Üzere” görevlendirilen “Devlet Denetleme Kurulu” bu görevini “HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KURULUNA” devretmelidir.
h) Madımak Oteli “Anı Evi” değil UTANÇ MÜZESİ olmalıdır. UTANÇ MÜZESİ katliamda yitirdiğimiz 35 canımızı ve PİR SULTAN ABDAL’I YAŞATMALIDIR. UTANÇ MÜZESİ, yapılan katliamı unutturmamak, tarihle yüzleşmek ve DEVLETİN KATLİAMDAKİ İHMAL ve SORUMLULUĞUNU KABUL ETMEK İÇİN YAPILIR. Dünyadaki örnekleri de böyledir.
i) Yeni Anayasa ve yasalarda “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar ve nefret suçları” için düzenleme yapılmalıdır.
j) Madımak Katliamı davasının bir bölümü için verilen “Zaman aşımı” kararı iptal edilmelidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 13 Mart 2012 Tarihinde Madımak Katliamı davasının “Zaman Aşımı” kararına “Bu karar Türkiye’ye hayırlı uğurlu olsun!” dediği için Alevilerden ve Türkiye kamuoyundan özür dilemelidir.
k) 2 TEMMUZ tarihi MADIMAK KATLİAMININ ANLAMINA UYGUN OLARAK tıpkı 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI, 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ gibi DÜNYA ÇAPINDA EVRENSEL BİR GÜN OLARAK KABUL EDİLMELİDİR.
l) Alevi Mahallerinde, sokak ve caddelere verilen “EBU SUUD CADDESİ, YAVUZ SELİM CADDESİ” vb. isimler kaldırılmalı bunların yerine ALEVİ ERENLERİN ADI VERİLMELİDİR.
m) “Tunceli” ismi derhal iptal edilmeli ve DERSİM ismi kabul edilmelidir.
n) Mezarı “Kayıp” olan PİR SULTAN ABDAL, PİR SEYİT RIZA gibi mürşitlerimizin, pirlerimizin mezar yerleri DEVLET TARAFINDAN BULUNMALIDIR. Sivas “Mal Meydanı” Pirimiz Pir Sultan Abdal’ın, Harput “Buğday Pazarı” Pir Seyit Rıza’nın “İdam” edildiği yerdir. Bu meydanlara PİRLERİMİZİN ANITI YAPILMALIDIR. Sivas’taki üniversitenin adı PİR SULTAN ABDAL ÜNİVERSİTESİ, Dersim’deki üniversitenin adı SEYİT RIZA ÜNİVERSİTESİ olarak değiştirilmelidir.
o) Dersim, Maraş, Çorum… Gibi toplu katliamların yapıldığı yerlere SOYKIRIM ANITI yapılmalıdır.
p) Yüzyıllar Önce “İLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR” diye Serçeşmemiz Hacıbektaş’a saygı için; Hacıbektaş İlçesi’ne HACIBEKTAŞ DOĞA VE TOPLUM BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ açılmalıdır.
q) Eskişehir’deki devlet üniversitelerinden birinin adı YUNUS EMRE ÜNİVERSİTESİ, Tokat’taki Üniversite’nin adı KUL HİMMET ÜNİVERSİTESİ olarak değiştirilmelidir.
r) Alevi basın ve yayın kuruluşlarının, Alevi federasyon ve derneklerinin ARAPÇA, KÜRTÇE (Kurmanci, Dımılki) yayın yapmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
(03 Mayıs 2013)

KEMAL BÜLBÜL
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

EN SON EKLENENLER